Ülkesinin en güzel kızı olan Thesibe ve yakışıklı bir erkek olan Pyramus birbirlerini çok severler. Öyle ki çocuklukları beraber geçer ve aralarındaki bağ zamanla aşka dönüşür, ancak her iki tarafında ailesi bu ilişkiye asla izin vermez.
Sonunda iki aşık bir akşam kaçma planı yaparlar ve ertesi gece bir dut ağacının altında buluşmaya karar verirler. Ertesi gece olunca Thisbe evden kaçarak sevgilisini dut ağacının altında beklemeye başlar ancak Pyramus bir türlü gelmez. Tam o sırada bir aslan gelir ve Thesibe kaçarak bir mağaraya saklanır.
kaçarken üzerindeki şalını düşürür aslan geçerken de şala basıp kan bulaştırır. Öte yandan biraz zaman geçtikten sonra Pyramus gelir şaldaki kanı görür ve sevgilisinin öldüğünü düşünerek elindeki kılıcı göğsüne saplar ve göğsünden akan kanlar dut ağacına yayılır.
Bir süre sonra mağaradan çıkıp ağacın altına gelen Thesibe de sevdiğini kanlar içinde görünce kılıcı alır ve kendisine batırır o da oracıkta can verir. Bunlara şahit olan tanrılar, Pytamus’un kanını dut meyvesine, Thisbe’nin gözyaşlarını da dut ağacının yapraklarına verirler. Şöyle de bir şey var ki; ”Kara dut lekesini sadece kendi yaprağı ile çıkartabilirsiniz.”
harikayım :D