İçeriden bağırış çağırış sesleri yükseliyordu…Sırtımdaki su kovasını dökmemeye çaba sarf ederek kapıdan içeri girdim… keşke anlatabilseydim size insanın içinden bir parça koptuğunda neler hissedebildiğini.… O an annemin içmek istediği suyu onun cenazesini yıkamak için getirdiğimden habersizdim.
Tam yedi yaşındaydım. Bu soğuk memlekette acıyı burun deliklerimden akciğerlerime nüfus ederken ki boğulmamdan ibaret bilirdim. Ama şuan acının karşılığı yerde yatıyordu, üstelik kardeşimi doğururken vermişti canını. Ona o son yudumu yetiştiremeden. O anı çok iyi anımsıyorum yıkık toprak bir evin içinde 6 kardeşim ile kalakalmıştım ve doğuştan görme engelli olan babam ile birde yeni doğan kardeşim. Üzerinden çok uzun zaman geçti ben o yaşımda bir insanın nasıl gömüleceğini öğrenmiştim.
Kardeşlerim ile birlikte babamın elma ağacına yaptığı salıncağa binmek için kavga ederdik, çıktıktan sonra da kim daha yukarı uçacak diye ağaçtan aşağı kendimizi salıverirdik yere. Çelik çomak oynar, çizgi oynardık, şuan üzerinden tam 50-60 yıl geçmiş boş bir ömrün kuruntusu hala… İşte 6 kardeşimden en küçüğü henüz adını bile koyamadan Zarif nenemin, annemin can verdiği sırada elinden aldığı bebeği düşünüyorum. Çok korkunç bir gündü ciğerlerim sökülene kadar ağlıyordum akrabalarım beni odadan alıp uzaklaştırdığında ne yapacağımı bilemiyordum sonrasını ise abimden dinlemiştim.
Annemi yıkayıp gömdüklerinde köyümüzde inanılmaz bir ölüm sessizliği vardı. Zarif nenemi o sabah annem çağırtmış ve bir rüyasını anlatmış, rüyasında doğum yaptığını ve doğum esnasında öldüğünü görmüş. Üzerine de bu üzücü olay yaşanınca Zarif nenem bebeği kucağına alıp Allaha yalvarmış “Annesini aldın bu garip yavrumu da al ” diye… Sabahında ise yeni doğan kardeşimin vefat ettiğini öğrendim. Allah’ım dedim bu üst üste yaşanan acı yakıyor ailemizi… Kardeşimi de annemin yanına gömmüşlerdi. Şimdi düşünüyorum da beni yarım bıraktılar ve yarım bırakılmışlığın içine koydular ama ben onlara beni getirin demedim.
Hayatın içinden bir hikaye
Doğrudur Özgür bey
Keşke ağaçlar meyvelerini büyütmeden ölmeseydi
Sanırım bu anda Tanrı’nın yazgısı araya giriyor.
Amaçlar farklı da olsa yolun sonu aynı
Bütün yollar ona zaten ona çıkıyor ama mutlu ama mutsuz
İnsanoğlunun en büyük çaresizliği..
Boğulduğumuz tek deniz
Yaralarımızla insanınz. Eline sağlık.
Sarılacak yaralarımıza…
Kendi yaşamımdan bir parçayı yazmışsınız gibi hissettim sevgili yazar zozan hanımcım👏❤️Teşekkür ediyorum 🥰
Beğenmenize çok sevindim sevgili okur🙏
Kendi yaşamımdan bir alıntı olduğunu hissettirdiniz sevgili yazar kaleminize sağlık❤️👏bir teşekkürü borç bilirim 🙏💕