Charlotte Bronte – Jane Eyre kitabı incelemesi, kitap belki de tüm dünyada en çok bilinen, adı sık duyulan klasiklerden biri. Okumak için çok uzun zamandır bekliyorum.
Ben de 2022 senesinin en güzel anılarından biri olarak kalacak. Çünkü duygusal olarak kendimi gerçekten kötü hissettiğim bir anda okumak için beni bekleyen onlarca kitap arasında (gerçekten onlarca kitap var!) nedense elimi ilk attığım kitap oldu ve başlarken, keşke başka birini seçseydim, kesin bitiremeyeceğim diye kendime kızdım. Ama bilin bakalım ne oldu? Evet, kitabı elimden bırakamadım!
Dili sade, su gibi akıp gidiyor. Klasikleri en çok iş bankasından okumayı sevdiğim için biraz tereddüttüm vardı ama çeviriyi gerçekten çok başarılı buldum.
Ve Jane… Ah seni ne çok sevdim! Sana ne çok kızdım! Ne çok üzüldüm! Çocukluğundan, yetişkinliğine kadar olan yolculukta seninle birlikte yürümekten çok keyif aldım. Kararların, vazgeçişlerin, savaşların, kayıpların ne güzeldi. Acın ve kederin bile güzeldi…
Kitap belki bir çoğumuz için en çok içindeki aşk sebebiyle önemliydi ama bütüne bakıldığında bir kadının tek başına var olma çabasını ve hayatını okuduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Özellikle dini konuların değinildiği kısımlarda da okumaktan çok büyük keyif aldım. Tabi ki kitabın dönüm noktasında duyguların en güzeli vardı ama bunu salt aşk romanı, romantik gibi kalıplara sokmayı reddediyorum.
Kitaptaki tüm karakterlerle bağ kurmak, önemli veya önemsiz diye ayırmadan hayatlarının yaptıkları seçimlerle nasıl şekillendiğini görmek güzeldi.
Baştan sona tam bir İngiliz klasiği olan bu kitabı çok ama çok sevdim. Beni ayağa kaldırdı, beni kendine bağladı. O yüzden benim için ister istemez bambaşka bir yeri oldu artık.
Son olarak; ben aşkı en çok klasik kitaplarda okumayı seviyorum!
Victoria dönemi İngiltere’sinde farklı sınıftan iki kişi arasındaki bir aşkı anlatan roman, toplumda yaşanan dini baskıyı, sınıf ayrımını ve erkek üstünlüğünü gerçekçi bir biçimde yansıtır.
Jane Eyre Kitabı Alıntıları
Eski bir söz vardır, ‘Her ışıldayan, altın değildir,’ derler.
Gönül kimi severse güzel odur.
İnsan yaradılışı kusurludur. En parlak yıldızların bile üzerinde lekeler vardır.
“Üşüyorsun, hastasın, aptalsın!” “Kanıtla!” “Birkaç sözcük yeter buna: Üşüyorsun; çünkü yalnızsın, içinde gömülü duran ateşi hiçbir insanın yakınlığı alevlendirmiyor. Hastasın; çünkü duyguların en güzeli, insanoğluna bağışlanan en tatlı, en yüce duygu senden uzak duruyor. Aptalsın; çünkü onca acı çekerken gene de mutluluğu yanına çağırmaktan kaçınıyorsun; onun seni beklediği yere doğru bir adım atmaya bile yanaşmıyorsun.”
Sanki sol kaburgamın altında bir yerde bir ip varmış da bu ip senin sol kaburgana sımsıkı bir kördüğümle bağlanmış. Öyle sanıyorum ki aramıza dağlar, denizler girerse bizi birbirimize bağlayan bu ip kopacak. O zaman da için için kanlarım akacakmış gibi bir kuruntuya kapılıyorum. Sana gelince… Sen hemen unutursun beni!
Gönlünün toprağında kendiliğinden bitmiş hiçbir çiçek açmıyor, hiçbir dal zorlamadan meyve vermiyordu.
İnsan yaradılışı kusurludur. En parlak yıldızların bile üzerinde lekeler vardır. Miss Scatcherd’inki gibi gözler yıldızların parlaklığını görmezler de ancak bu ufak tefek lekeleri seçerler.
“Siz bir komedi oynuyorsunuz, ben de buna gülüp geçiyorum.”
Charlotte Bronte – Jane Eyre Kitabı İncelemesi daha önce kitabı okumuş muydunuz? Düşüncelerinizi yorum atarak paylaşabilirsiniz.
