Son derece ilginç bir hayat Cevat Şakir’inki. Bu yaşadığı şeyler onu bitirmek yerine yepyeni bir hayata başlatmış gibi. Gelin hep birlikte Halikarnas Balıkçısını tanıyalım
1886 yılında dünyaya gelen Cevat Şakir, amcası Sadrazam Cevat Paşa’dan ve büyükelçi babası Şakir Paşa’dan isimlerini alır. Nispeten şanslı bir çocukluk yaşayacak olan Cevat Şakir… Robert Koleji’nde eğitimini devam ettirir. Ona ağır üzüntüler yaşatan bu kolay hayatı onu Oxford Üniversitesine taşır. Ancak eğitimini tamamlamaz ve yurda döner. Cevat Şakir’e göre Oxford da ‘sıkı’ bir yerdir.
İstanbul’a geri geldiğinde babası ile arasında sıkıntılar yaşıyordu. Hem ondan uzaklaşmak hem de sevdiği işi yapmak için Roma’ya gider ve Güzel Sanatlar Akademisi’ne kayıt olur. Ve burada İtalyan model Agnesia Kafiera ile evlenir. 1912’de ise eşiyle birlikte İstanbul’a, babasının yanına döner. Ekonomik sıkıntı ile boğuşan Şakir Paşa her ne kadar kendisi ile çatışmalı olsa da oğlunu ve hamile eşini eve kabul eder.
Maddi Durumu Gittikçe Kötüleşir
Maddi durumu iyiden iyiye kötüye gitmektedir, Şakir Paşa biraz da tasarruf amacıyla olacak ailesini yanına alır ve Afyon’daki çiftliğe yerleşirler. Ve her şey bu evde yaşanır. 1914 yılında eczaneden aldığı ilaçla önce evdekilerin uykusunu ağırlaştırır. Ardından babasının odasının önünde bekleyen köpeği etkisi hale getirir ve tek kurşunla Şakir Paşa’yı öldürür.
Hapishanede olduğuna sevindiğini belirten Cevat Şakir diğer taraftan insanlara olan saygısının babası ile başladığını belirterek, ona ‘çirkin sözler’ söylediğini ve dahası istemeyerek onu ‘ortadan kaldırdığını’ itiraf eder.
Halikarnas Balıkçısı’nın Baba Katili Olduğunu Biliyor Muydunuz?
Sonrasında ise 15 yıl kürek cezasına mahkum olur Cevat Şakir. İçerideyken sağlık sorunları baş gösterir ve Sadrazam Ferit Paşa’ya affedilmesi için mektup yazar. Ve doğrudan Padişah’ın emriyle…
16 Ekim 1920’de hapisten çıkar. Ailesi kendisine sırt dönmüştür. Çareyi bir dergahta bulan ve huzur arayan sanatçı, sonrasında yaptığı Avrupa gezisi ve birkaç evlilik neticesinde tekrar İstanbul’a döner ve dergilerde yazmaya başlar.
1925’te ise yazdığı bir hikaye nedeniyle İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır. Mahkeme Reisi Ali Çetinkaya her ne kadar idam kararı çıkartmak istese de Kılıç Ali araya girer.
Ve onu Halikarnas Balıkçısı yaparak Bodrum’un simgesi haline getirecek sürgün hayatı Ege de başlar. Baba katili olan Halikarnas Balıkçısının hayatı 13 Ekim 1973’te sona erer.
