Yaşamaya Başlıyorum, Gözlerimi açtığımda birkaç feryat duyduğumu hatırlıyorum. Tam anlamıyla neler oldu bilmiyorum ama en son gözlerimi kör eden bir ışıkla karşı karşıya kaldığımı hatırlar gibiyim.
Neydi o ışık?
Bacaklarıma bakıyorum ve hareket ettiriyorum. İyi durumda görünmelerine hayret edip ayağa kalkıyorum. İçimde tarif edemediğim bir korku yaşıyorum. Çünkü yürüyorum. Dakikalarca yerimde durup içsel bir savaşın ardından bir kahkahadır tutuyor beni. Bunca yıldır ilk kez böyle içten gülüyorum ama kimse fark etmiyor bunu. Anlamaz bakışlarla onlara bakmaya devam ediyorum.
Sanırım saat geç olmalı, gökyüzü kapkaranlık ve yağmurlu. Neden bilmiyorum ama kalabalık insan topluluğunun arasında nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum. Herkes çok tanıdık geliyor. Bu insanları tanıyor gibi hissediyorum ama kim olduklarından ve neden bu kadar hüzünlü olduklarından emin değilim.
Yürüdüğümü onlara anlatmak istiyorum ama kimse beni dinlemiyor, yüzüme bakmıyor. Kafamı kaldırıp gökyüzüne bir kez daha bakıyorum, önceden tek manzaramın o olduğunu hatırlıyorum ve heyecanla etrafımdaki ağaçlara koşuyorum. Koca gövdelerine sımsıkı sarılıp ne kadar büyük olduklarını düşünüyorum, yapraklardaki damlalar suratıma damladıkça gıdıklanıp gülümsüyorum içim kıpır kıpır oluyor.
İnsanlardan geride kaldığımı fark edip arkalarından gidiyorum ama ayaklarımı kontrol eden kişinin ben olduğundan emin değilim. Küçük bir kız çocuğuna yaklaşıp ona “Herkes nereye gidiyor? “ diyorum ama yüzüme dahi bakmıyor. Yavaşça huzursuzlanmaya başlıyorum. Yürümemin keyfini çıkartmam gereken yerde bu insanların beni hüzne boğmasını kabullenemiyorum. Sonra birden duruyorlar, ileriye doğru gidiyorum. Annemi görüyorum ve koşarak ayaklarımı gösteriyorum.
Annem ağlıyor, o da yüzüme bakmıyor. Bir tabut var arkamda ve içinden çıkan bedenimi görüyorum. Kafamı tekrardan anneme çevirip ona sesleniyorum. Sonra neden korkup ağlamak istediğimi düşünüyorum. Hayattayken neler yaptım? En basit olan yürüme işini bile yapabiliyor muydum? Tek yaptığım şey olduğum yerden duvarı bazen de penceremden göründüğü kadar gökyüzünü izlemek..
Şimdi yürüyorken, yaşamaya başlamışken neden üzülüyorum? İçim tekrar umutla doluyorken ruhumun yükseldiğini hissediyorum. Tek hissettiğim şükran duyduğum. Eğer yürüyebilir, koşabilir, etrafı gezebilirsem bu benim nimetimdir, yaşadığımı bildiğimdir. Bunca zaman yaşamak için beklediğimi anlıyorum ve aşağıda kalan anneme sesleniyorum “Sakın üzülme anne, kızın artık yaşıyor!”
çok şirin duygu yüklü bir yazı olmuş, kalemine sağlık :)
Çok teşekkür ederim, umarım hep beğenirsiniz :)