Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiir

Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiir

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şiir, dilin estetik ve duygusal olarak kullanıldığı yazılı bir türdür. Bu makalemizde Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiir‘den bahsedeceğiz. Şiirler genellikle duygu ve düşünceleri ifade etmek için kullanılan özel bir dil ve ritimle yazılır. Şiirler genellikle dizelere ayrılır ve ritimleri, rime veya hece ölçüsü gibi dilbilgisi kurallarına uymaktadır.

Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiir

Şiir, insanların duygusal ve düşünsel dünyalarını ifade etmek için kullandıkları bir dil sanatıdır. Şiirler, duygu ve düşünceleri açık ve etkili bir şekilde ifade etmek için kullanılan özel bir dil ve ritimle yazılır. Şiirler genellikle dizelere ayrılır ve ritimleri, rime veya hece ölçüsü gibi dilbilgisi kurallarına uymaktadır. Şiir türleri arasında şairlerin hayatını, doğayı, aşkı, sosyal ve politik olayları anlattıkları lirik şiirler, hikaye anlatan epik şiirler veya nesneler ve olayları sadece tarif eden desatif şiirler bulunmaktadır.

1. Bedevi, Edip Cansever

Gözlerimin ıssız, donuk, kahverengi kentinde
Geçiyor ak boyunlu develer, yorgun sürücüleri
Günlerdir, öyledir, bir daha anlamak üzere
Bakıyorlar durmadan çok uzakta bir yere
Sorsanız görmüşler mi bir masal kadar olsun gördüklerini
Gözlerimin ıssız, donuk, kahverengi kentinde.

2. Yad, Turgut Uyar

Güzel günlerim vardı yağmurlarla ıslanan,
Ve güzel gecelerim masallarla dopdolu.
Her şey, her şey güzeldi, gözyaşı, dünya, zaman,
Böğürtlen topladığım ıssız, tozlu köy yolu,
Güzel günlerim vardı yağmurlarla ıslanan.

Ufacık korumuzda dolaşırdım korkuyla,
Ve Allahı arardım serçe yuvalarında,
Bulamayınca dua yollardım akan suyla,
Göğü bulutlar saran bahar havalarında,
Dolaşırdım ufacık korumuzda korkuyla.

Seyrederdim göklerde her gün büyüyen ayı.
Ve kale duvarından yıkık mezarlıkları,
Bana korkunç bir devi hatırlatan kayayı.
Ve annemin taktığı mavi nazarlıkları,
Seyrederdim göklerde her gün büyüyen ayı.

Odanın ortasında yanan petrol lambası,
Ve bazen şimşeklerle aydınlanan geceler.
Bacamızın üstünde duran leylek yuvası,
Ne güzeldi ne güzel masallar, bilmeceler.
Odanın ortasında yanan petrol lambası.

Neş’elerim geride kaldı eski günlerde,
Güzel günlerim vardı yağmurlarla ıslanan,
O doğduğum diyarda, o kuru ıssız yerde,
Petrol değil masaldı lambalarında yanan
Neş’elerim geride kaldı eski günlerde…

3. An Gelir, Attila İlhan

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır
kaf dağı’nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları

evvel zaman içinde
kalbur saman ölür
kubbelerde uğuldar bâkî
çeşmelerden akar sinan
an gelir
-lâ ilâhe illallah-
kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
attila ilhan ölür

4. Eskiden, Özdemir Asaf

Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bize masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden.
Büyük anneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikayeleri bile tatlı başlardı.
Demek bunun için gittiler hikayelerden.
Ne güzel insanlar vardı eskiden.

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Gençliğimizi donatırlardı.
Hep iyi şeyler hatırlatırlardı
Geçip gitmiş devirlerden.
Sevgi ve ümid yaratırlardı.
O zaman her şey uzaktı ölümden.
Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
İster istemez saadet taşardı
Gamsız günlerimizden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

Ne güzel zamanlar vardı eskiden.
Hayal içinde yaşatırlardı.
Güldürür ağlatırlardı
Duymadan biz, düşünmeden.
Her an bir asır kadardı.
O zaman herkes uzaktı ölümden.
Candan sevdiklerimiz vardı.
Hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.
Bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

5. Masal, Orhan Veli

Çocuk gönlüm kaygılardan azade
Yüzlerde nur, ekinlerde bereket;
At üstünde mor kâküllü şehzade;
Unutmaya başladığım memleket,

Şakağımda annemin sıcak dizi,
Kulağımda falcı kadının sözü,
Göl başında padişahın üç kızı,
Alaylarla Kaf dağına hareket.

6. Hatırlama, Ahmet Hamdi Tanpınar

Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak,
Rüyalar kadar sade, güzeldin,
Baş başa uzandık günlerce ıslak
Çimenlerinde yaz bahçelerinin.

Ömrün gecesinde sükûn, aydınlık
Boşanan bir seldi avuçlarından,
Bir masal meyvası gibi paylaştık
Mehtabı kırılmış dal uçlarından.

7. Aysarı Çiçekleri, Necati Cumalı

Aysarı çiçekleri
Bir gecede açtılar
Kar ağaçları
Eridiler bütün gün
Bense yattığım yerden
Kokularını duydum
Tavana vuran
Işıklarını gördüm
Boşyere sağa döndüm
Boşyere sola döndüm
Bilirim ne geldin
Ne geleceğin var
Aysarı çiçekleri
Kar ağaçları
Hepsi masal

8. Masal, Oktay Rifat

Yalnızlık Allah’a mahsus
Bana can yoldaş lâzım yanımda
Yıldızlar gökyüzünde titreşir
Başı omuzumda eli kolumda

Bu dünya herkese güzeldir
Yan yana geçerken caddelerden
Kalbimiz nasıl olsa devam eder
Masalına yıldızların kaldığı yerden

9. Yarı Aydınlıklar Ki Sahipsiz, Fazıl Hüsnü Dağlarca

Yarı aydınlıklar ki sahipsiz
Ve mavi serçeler sabahtan erken.
Çocuğum şarkı söyle sokaklarda
Sesin güzelliğini kaybetmeden.

Kapılar açılır ardına kadar
Kuşlar uçar hatıralar içinden.
Çocuğum bol bol masal dinle
Henüz inanırken.

En uzak gemileri korsanların
Seyretmek yıldızların silinmesini.
Çocuğum sor neden akşam oluyor
Ayıplamaz kimse seni.

Bazı sahillerin serinliği
Ve unutulmayan ilk demet.
Çocuğum sana yalvarıyorum
Ellerin çirkinleşmeden dua et

10. Anka Masalı, Ahmet Erhan

Bir anka masalıydı
Benim anlattığım
Yok olmayı göze aldım

Lacivert gece
Yüzüme dokun
Kar boran olsun
Sandığım hazır
Gönlüm hınzır

Bir anka masalıydı
Masallar da ölür

11. Taş Parçaları, Birhan Keskin

günler öylece kendi kendine geçsin diye
bir camın arkasında durdum
bana dokunmasın hiçbir şey
hiçbir şey yarama merhem olmasın
iyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
bir camın arkasında durup
akan hayata ve zaman baktım.

bilirdim, biliyordum, biliyorum,
bittiğinde, geçtiğinde,
azaldığında sızı, iyileştiğimde,
o saman tadıyla karıştığında;
her şey daha acı olacak.

ne sanıyorsun?
ne sanıyorsun?
benim olan artık
senin de kaderin:

dağ başı,
oradaki yaralı ıssızlık.

biz iyileşmeyiz diyor ilhan
biz iyileşmeyiz bunu bil, diyor.
biliyordum: ağırdı
biliyordum: çok ağrıdı
biliyordum: adım adım

ben seninle sevgilim
mutsuz ama bahtiyardım.

bir masal
bir taş ağırlığında olabilir mi?
olurmuş meğer.

birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle, sadece bu.
sen beni tek
tek
tek
bıraktın.

12. Bir Yusuf Masalı, İsmet Özel

Anlat:
Bu bir Yusuf masalıdır de
Bunu söyle ve fakat
Şunu da sor
Yusuf’un masalı neden
Yusuf’la başlamıyor?
Bir varmış bir yokmuşla başlıyor bütün masallar gibi
Bir Şivekâr varmış, bir genç kız
Yusuf yokmuş, cinler
Kaçırmış, yazgı
Saklamış onu.

13. Doğunun Gurbetleri, Hilmi Yavuz

akşam en güzel masaldır
iyi anlatılırsa

doğru olan her şeyde biraz
öfke, biraz yılgınlık vardır
der, bir kıssa
cam incelince şarap da incelir
yaşam acıdan kırmızıya
ölüm hüzünden beyaza
ve bir gül gelirse
bu yol ayrımından gelir
mutlaka ve nasılsa
kendi elimizle kurduğumuz gurbetten
daha zor bir sürgün yoktur
yaşasak da yaşamasak da
umuda ve sonbahara hüküm ki:
gülün saltanat devrinden
ne sevdikse bugünden
ve ne kaldıysa dün ki
acıyı yakuta döndürsün
hüznü döndürsün elmasa

akşam en güzel masaldır çünkü
iyi anlatılırsa

14. Bulanık Ezber, Şükrü Erbaş

Kalabalığın uzun sürmüş sözüne
Mine çiçeklerinden bir merhem edindim.
Limonların denize gamzeler açtığı
Bir sokağı dünyaya ekleyip duruyorum.
Ay masalı, kum masalı, nar masalı
Yalnızlığı seviyorum sessizce.
Denizden çocuk, dağlardan çıplak
Bir zaman oluyor kalbim
Sitem yok, diyorum, hayatıma
değmiş hiçbir hayata.
Gözlerim kocaman at kestaneleri
Kime baksam, ıhlamurlar içinde
Bir şehir düşüyor kirpiklerimden.
Yetmedi ölüme bunca ayrılık
Bütün sevdiklerim bulanık bir ezber
Sonsuzluğu öğreniyorum unutarak.

Nerelerde bıraktınız şaşırma güzelliğimi
Ey çocukluğun inanan yaşları…

15. Masal, Ahmet Muhip Dıranas

Bir masalı hatırlatıyorsun,
Bulutlar tabaka tabaka dursun,
Güneş ağaçlardan sarkadursun,
Geceler yıldızlar bakadursun,
Bembeyaz gemiler kalkadursun
İki göz iki çeşme akadursun…

16. İstanbul Masalı, Bedri Rahmi Eyüboğlu

İstanbul deyince aklıma martı gelir.
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık, yarısı kuş.
İstanbul deyince aklıma bir masal gelir,
bir varmış, bir yokmuş.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

3
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
1
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Mutlaka Okumanız Gereken 15 Şiir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Şiirleer de harika seçimler yapmışsııınnn deniisss

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!