Çok fazla okunan bir kitap olması beklentinin de yüksek olmasına neden oluyor belki de… Bu yazımızda Kuyucaklı Yusuf Kitabı İncelemesi yapacağız. Bir çok kişi okuduğundan aradığını bulamıyor, bir şeylerin eksik kaldığını düşünüyor. Bende okurken bu duygulara kapıldım. Kurgusunun tam anlamıyla oturduğunu düşünmeyenlerdenim.
Not: Sabahattin Ali ömrü yetseydi kitabı seri olarak devam ettirmeyi düşünüyormuş.. Öldürülmeseydi kim bilir bize ne eserler bırakacaktı.
Kitapta eksik olan kısımlardan biri, Kuyucaklı Yusuf, kaymakamın oğlu. Fazlasıyla nahif ve bir baltaya sap olamamış okumayı bilmeyen bir karakter. Diğer özelliklerini sayarsam fazlasıyla kitap hakkında bilgi vermiş olurum… Bitirdikten sonra yorumunuzu bekliyorum.
Romanın şu özelliğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Roman Sabahattin Ali’nin ilk romanıdır.
Romanı kısaca özetlemek gerekirse, bir kabullenişin romanı, gidişatı değiştirmek için kimsenin bir şey yapmadığı, çaresizliği iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir roman.
Kuyucaklı Yusuf Alıntılar
Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler var. Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler var…
-O gelmez artık!
Nereden biliyorsun?
-Gidişinden belliydi
Perişan bir haldeydim. Fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit vardı.
Varlığı büyük boşlukları dolduracak mahiyette değildi; fakat yokluğu müthişti…
Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor. Çok acıyor.
“Az şeyler çekmemişsin sen, küçük! ” dedi, “fakat her şey geçer. Her şey unutulur. Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur. insan birazcık da kalender olmalıdır!”
“Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var…”
Ne de olsa insan yavaş yavaş alışıyordu.