huzur ve huzursuzluk

Huzur ve Huzursuzluk

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

En sevdiğiniz yoldaşınız, siz üzgünken sizi teselli edendir. Bundandır zor zamanınızda ilk aklınıza o gelir. Kalbiniz kırıldığınızda onu arar, ona gidersiniz.  Ferah vakitlerinizde ise bu kara gün dostunuz gönlünüzün o sessiz köşesinde, sükut içinde gelmenizi bekler.

Ben üzüldüğümde yazarım. Satırlara dökerim dertlerimi. Belki de çoğu, yalnız geçen çocukluğun hediyesidir bu. Belki de çaresizliğin… Zaten dertleri kendilerine yeten insanlara bir dert daha eklemlendirmenin faydasızlığını görmektendir.

Yahut kaybetme korkularımla böyle yüzleşirim. Herkes gibi çok kaybetmiş olmanın sancılarından kurtulma debelenmeleri vardır bende de. Fani bir alemin fani bir elemanı olarak başka çarem yoktur herhalde. Kaybederim, kaybedilirim, kaybolurum zira,  ölümün olduğu yerlerde, her bir fani gibi yitik hayatlarla çok gezinirim.

Herkes gibi kalbim çok kırılır benim. Herkes gibi duygularım yosun tutar kaybolurlar, gözden ırak, gönülden ırak olurlar. Yalnız bir çocuğun terennümleridir inkisarlarım. Kalbim kırık benim de, her kalp sahibinin kalbi gibi. Kırılmayan kalp yoktur çünkü.

huzur ve huzursuzluk2
huzur ve huzursuzluk

Betonların arasında kimsesiz kaldığım vakidir benim. Betona sertçe vurduğumda zeminle bir üstü benim için müsavidir artık. Kafesler sadece yırtıcılar için değildir. Masumların kafesleri bilmezsiniz aslında çok daha korunaklıdır.

Yorgunum her bir fani gibi. Zira yorulur gidecek olanlar bir gün elbette şu fani hayattan. Yıkık dökük, karma karışık yaşanan ömürler, sırayla, geride bırakılamadan terk edilir her gün.

[geo-post target=”true” id=”6592″ label=”Önerilen Yazı”]

Her bahar yeni ümitlerle gelir. Sonra da ümitleriyle çeker gider baharlar. Her zemheri ısırıcı soğuklarıyla gelir. Hissiyatlı kimselere dört mevsim zemheridir.

Yazmasam olmaz, yazmak ümit etmek gibidir. Ümit ederim çünkü ümitlerim yaşatır beni. Yazdığımda sinemde alçılaşmış düş kırıklıklarımı dökerim. Susarım suyun olmadığı çöllerde. Yazmasam olmaz, yazmaz isem bende kalır, gitmez dertlerim.

Mağaralara karşı konuşurum bazen. Yankılandığında sesim, dinleyenim anlayanım var diye sevinirim. Kaskatı insansı bahçelerde gezindiğimde… Olanlara anlam veremem kaçar gider gözlerim.

Yorgun, durgun akşam üstleri alıp götürdü takvimlerimi. Elim böğrümde kalır, giden senelerim gelmiyor geri. Bağrımda tütsülenmiş anılarım depreşir. Yanlarına gittiğimde onlar da gider ve gelmezler geri.

İnanmak güzeldir fani alemde. Bakinin varlığını bilmek güzeldir. Yoksa gönül nasıl tahammül ederdi hiç olurum diye. Bunca melanete kalpler nasıl tahammül ederdi. İman etmeselerdi adaletin geleceğine. “Cennet ucuz, cehennem lüzumsuz değil.”*

* (Mektubat, s. 456, yeni s. 798)

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Huzur ve Huzursuzluk

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!