gogol

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” ve bizler o Palto’ya sımsıkı sarılmalıyız.

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rus Edebiyatının en güçlü kalemlerinden Nikolay Vasilyeviç Gogol, realizmin öncülüğünde, çoğunlukla kasabalarda yaşayan küçük halkın “sıradan” görünen ancak büyük sorunlarını bizlere aktarmıştır. Kendisinden sonra gelen Dostoyevski, Gorki ve Çehov gibi yazarların üzerinde büyük etki yaratmıştır. Öykü, roman ve mizahi oyunlar kaleme almış ve Rusya Bürokrasisin işleyişini eleştirdiği, toplumsal yozlaşmayı ele aldığı “Müfettiş” adlı mizahi oyununun sahnelenmesinden dolayı bir süre sürgün hayatı yaşamıştır. Çok erken denilebilecek bir yaşta, kırk üç yaşında, birçok yazısını yok ederek hayata gözlerini yummuştur. Gogol bizlere cansız köle ticaretini konu alan Ölü Canlar, Bir Delinin Hatıra Defteri ve değineceğimiz Palto gibi birçok miras bırakmıştır.

      Gelgelelim Gogol’un beni en çok etkileyen küçük, sıradan bir yaşam sürdüren insanların büyük hayatını anlatan Palto’ya…

     Öykü, yoksulluk sınırının ne demek olduğunu, küçük insanların nasıl zorlu bir yaşam sürdüğünü ve maruz kaldığı eşitsizlikleri anlatıyor. 1842’de yazılan bu öykü Ekim Devrimi’nden önce her daim soyluların ele alındığı ve önemsendiği, rüşvet ve başıbozukluğun yaygınlaştığı Çarlık Rusya döneminde ele alınmıştır. Sıradan memur Akakiyeviç; paltosuna kavuşabilmek adına para biriktirmeyi amaçlar, ancak bunun için yiyeceğinden kesmek gibi zorluklarla karşılaşır.

Artık öyle bir noktaya geldik ki, insanlar şahıslarına yöneltilen bir suçlamayı, mensubu oldukları topluluğun tümüne yöneltilen bir saldırı olarak değerlendiriyor.

Sayfa 23

Rusya’da yaşanılan sosyal sınıf baskısının, alt sınıf insanlarının üzerinde bıraktığı etkiyi anlattığı hikayede, kahramanımız Akakiyeviç’in bin bir zorlukla aldığı yeni paltosunun çalınması , bir bakandan yardım istemesi ve bunun üzerine müthiş bir azar işitmesini ele almaktadır. Değil ki mevzu yalnızca Palto, elbette değil. Palto’yu çalanlara, onu görmezden gelenlere ve ömrü boyunca bastırılmış duygularını hayaletiyle yüzeye çıkarmaktadır.

gogol

     İnsanoğlunun olduğu her yerde gücün, otoritenin hâkimiyetinin kontrolünü kaybetmesiyle oluşan haksızlık ve anlayışsızlıklar dile getirilirken, Gogol’un bu ve diğer eserlerindeki gerçekçi ve sarkastik yaklaşımı, egemen sınıfın hoşuna giden bir gerçeklik değildir. Bürokrasi, soylu sınıf farkı öyle yaşamsal bir engel haline dönüşür ki… 1917 “Ekim Devrimi”nden sonra “Sosyalist Gerçeklik” gelişmekteyken şu soru aklıma takılmadı değil. Palto’nun hayaleti; Marx’ın da değindiği gibi Avrupa’da dolaşan komünizm hayaleti olabilir miydi? Aslında aydınlanmanın, eşitliğin ve hatta emeğin simgesi olan Palto, bizlere fantastik bir sona dayandırılmasıyla hayaletini öne sürerken bunu da kastediyor olamaz mıydı? Bürokrasiyi yenmek için fantastik bir hayalet varken, Avrupa’yı kasıp kavuran “Komünizm Hayaleti” diye bir gerçek ortaya çıkıp; Ekim Devrimi ile somutlaşmış ve biçimlenmiş gerçeği de varken… bu metaforu size bırakıyorum.

     Öykü her ne kadar çok eski bir dönemde yazılmış olsa da gündelik yaşamımızda da dayatılan sınıf farklılığını müthiş biçimde göstermekte. Görmediğimiz, görmezden geldiğimiz ve hatta görmezden gelindiğimiz insanlar olarak varlığımız hala sürmekte; giydiğimizin karakterimizin ya da değerlimizle ölçülmesi, toplumda maddiyata göre değer biçilmesi halâ devamlılığını göstermektedir.

     İster Gorki ister Dostoyevski dillendirmiş olsun. Eserlerini okudukça daha iyi anlarız ki, “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan Çıktık”

     Palto kendi mevcudiyet durumumuzu, ruhumuzun derinlerinde baskılara karşı iç dünyamızda bastırılmış arzularımızı öne sürüp, vicdanımıza sunuyor.

İşte bu noktada bu baskıdan yorulan küçük insanlar için bir yeniliktir, özgürlüktür, emeğin ve alın terinin simgesidir. Evrenin var ettiği ancak insanların aksine yok saydığı bu hikayeyle “Mühim Adamlar”a bu nükteli dokunuş, mizah ve trajedinin bu denli uyumu takdir edilesidir.

     Hepimizin müthiş anlamlar yüklediği; buram buram emek koktuğu bir paltosu muhakkak vardır. Hepimizin muhakkak tanıdığı böyle mühim adamlar da vardır ve hepimizin muhakkak Akakiy Akakiyeviç gibi tanıdığı adamlar da vardır. Mühim adamları bilemem, ancak şuna tekrar değinmeliyim ki; evet “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” ve bizler o Palto’ya sımsıkı sarılmalıyız.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 1 Ortalama: 4]

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
1
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” ve bizler o Palto’ya sımsıkı sarılmalıyız.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 30 Kasım 2021, 14:41

    Gogol’un paltosu ile Türkiye gerçekleri arasında gidip geldim..

  2. Çok güzel bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!