Sir Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes karakterini ilk kez 1887 yılında “Kızıl Dosya “romanında tanıttı. Yazarın üniversitedeki Hocası Joseph Bell aynı zamanda Sherlock Holmes’in de ortaya çıkmasında kaynaktı.
Dr Bell hastalığın belirtilerinden gözlem yaparak çok hızlı bir şekilde tanı belirleyen biriydi, Sir Arthur dersine girdiği ilk anda Bell’e hayran kalmış; bir hastanın yürüyüşünden hangi meslekle uğraştığını, şapkasını takma şeklinden askerlik sırasında hangi rütbeyi aldığını, ayakkabılarından nerede yaşadığını çözebilen Dr Bell, aynı zamanda adli tıp alanında da uzman bir doktordu.
Sir Arthur
Sir Arthur bir yıl boyunca Dr Bell’in asistanı olarak çalıştı ve bu süre boyunca doktoru yakından izleme şansına sahip oldu, hayatı boyunca kurmaca hikayeler yazan Sir Arthur Dolye kraliyet revirinde memur olarak çalıştığı dönemde de zaten karakteri ilham aldığı doktorun meslek hayatını hastaları ile olan ilişkilerini inceledi ve Sherlock Holmes için gerekli modeli tam anlamıyla yaratmış oldu. Bir çok farklı kitap yazmasına rağmen hem yazarlığında hem de polisiye roman tarzında Sherlock Holmes karakteri ile zirvede yerini aldı.
Sherlock Holmes karakterinin ortaya çıkışı ve popüler olmasında dönemin bilim anlayışında yeni gelişmelerin etkileri vardı ayrıca çözülememiş olan seri katil davaları da vardı bu nedenle insanlar bilimsel metotlar kullanan dedektifin hikayelerini merakla okuyorlardı. Sherlock Holmes’ın ilk ismi Şeridin Hop yada Şerif Pırt Hoptu.Eşi Luizin beğenmemesi üzerine adını değiştirdi ve ilk hikaye kızıl dosyada başka bir karakterin ismini Jefforson Hop yaptı en sevdiği kemancı Alfred Sherlock ve hukukçuluğu yanında kriminal psikoloji kitapları da bulunan Oliver Wendel Holmes’un soyadlarını birleştirerek ilk koyduğu isime de benzer bir isim oluşturdu.
Sherlock Holmes’ın Ünü
Karakterin popülaritesi o kadar artmıştı ki artık yazarın önüne geçiyordu insanlar Sir Arthur Dolye’yi tanımıyor ama Sherlock Holmes’i tanıyordu bir yazar için katlanılmaz olan bu durumdan kurtulmak için Dolye 1893 yılının Aralık ayında “Son Vaka” adlı hikayede profesör James Moriarty ile birlikte şelaleden düşerek öldü.
[geo-post target=”true” id=”9015″ label=”Önerilen Yazı”]
Dolye bununla birlikte hikayeyi sonlandırmayı amaçladı tarih gibi daha ciddi ve farklı romanlar yazmak istiyordu ama halk tarafından resmen katil damgası yedi. Sherlock Holmes fanatikleri ayaklanarak yazarın evinin önünde protestolar yaptılar sonunda baskılar amacına ulaştı ve sevilen dehamız “Boş Ev” isimli yeni bir polisiye hikaye ile Moriarty’nin öldüğü Holmes’in ise düşmanlarından saklanmak için ölmüş gibi yapması kurgusuyla geri döndü.
Maceralar devam etti ve tıp mezunu Sir Arthur Conan Dolye toplamda 56 hikayesi ve 4 romanı oldu. Dolye kendi hayatını da siyasi ve kriminal olaylardan uzak tutamadı aralarında ünlü ve önemli davalar da dahil bir çok polisiye soruşturmalarına da katıldı hatta bunlardan biri Agatha Cristin’in kaybolmasıyla ilgili davaydı. Ayrıca Dolye tıpkı Sherlock Holmes’un eskrim ve dövüş sporlarında becerikli olmaları gibi sporlarla da ilgiliydi.
Dr Watson ve Sherlock’un zıt özelliklerine rağmen dost olmaları sihirbaz hudunu ile olan arkadaşlığında da vardı. Sherlock Holmes kısa hikayeleri ve romanları 2. Abdülhamid’in en sevdiği roman türü polisiye romanlarıydı. Sherlock Holmes’un büyük hayranlarından biriydi, hikayeleri çıkar çıkmaz çevirisini yaptırırdı.
Padişah beğenir ümidiyle bir çevirmen Sir Arthur Conan Dolye’nin “Boş hikaye” isimli hikayesini çevirdi, Sultan 2.Abdülhamid hikayeyi çok beğendi ve yazarın araştırılıp bütün eserlerini çevirmelerini istedi, böylece Sherlock Holmes hikayeleri sultanın kütüphanesinde yerini aldı.
1907 yılında Conan Dolye ve eşi İstanbul’a geldiği zamanlarda 2.nci Abdülhamid yazara Mecidiye nişanı eşinede şefkat nişanı verdi. 1911 yılında Yarvent Odyan tarafından Abdülhamid ve Sherlock Holmes isimli bir polisiye romanı yazıldı.
7 Temmuz 1930 Conan Dolye aile bahçesinde eli göğsüne bastırılmış bir şekilde bulundu, hemen sonra kalp krizinden öldü. Ve son sözlerini karısına söylemişti “sen harikasın.”
Dolye Bey en son ve en güzel eserini ölümüne dakikalar kala yapmış
Yine isminizin hakkını verdiniz Çaykovski bey