Bizim Büyük Çaresizliğimiz – Barış Bıçakçı, “Her şeyin geçip gittiğine, yaşadıklarımızın geçmişte kaldığına kim inandırabilir bizi? Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir?”
Bizim Büyük Çaresizliğimiz; Ender, Çetin ve Nihal üçlüsünün hikâyesiyle örülü bir roman. Bir de Fikret var, Nihal’in abisi. Ender, Çetin ve Fikret çok yakın arkadaşlardır. Fikret iş için Amerika’ya gittikten sonra anne ve babasını kaybeder ve Nihal’i Ender ve Çetin’e emanet eder. Bu da her şeyin başlangıcıdır, imkansız bir aşkın ya da kitabın adıyla büyük bir çaresizliğin…
Kitabın merkezinde aşktan ziyade iki yakın arkadaşın sarsılmaz dostluğu var. Yazarımız bu dostluğu çok güzel bir şekilde ele alıp işlemiş.
Kitap ilk cümlesiyle sizi çarpıp geçiyor (Yukarıda alıntıladım.). Bu tüm kitap boyunca da devam ediyor. Bir solukluktu, akıcıydı, sarsıcı ve çarpıcıydı. Yazarın derin, anlamlı cümleleri beni çok etkiledi. Kitapta altını çizdiğim cümlelerin haddi hesabı yok. Kolay kolay unutamayacağım bir eser oldu. Barış Bıçakçı’dan okuduğum ilk kitaptı ama son olmayacak kesinlikle. Hatta külliyatını tamamlayacağım bir yazar oldu. Bu kadar sözden sonra tabii ki de şiddetle ‘tavsiye ediyorum’ okumanızı. Kitabı severek okuyacağınızın garantisini veririm. Okursanız benimle paylaşmayı unutmayın, keyifli okumalar.
Bizim Büyüm Çaresizliğimiz Kitabından Alıntılar
“Bizim büyük çaresizliğimiz Nihal’e âşık olmamız değil, sesimizin dışarıdaki çocuk seslerinin arasında olmayışıydı. Asıl çaresizlik buydu.”
“Yıldızlı bir gecede, gökyüzünün altında kendini acemi ve çaresiz hissedersen, bu, yıldızlara bakarak başka şeyler düşündüğün içindir. Yıldızlara bakarak yalnızca yıldızları düşünmek gerekir.”
“Yaşıyoruz. Belki artık yokuş aşağı. Sahip olduklarımızı, en başta da o baş döndürücü, o hoş yüksekliği kaybederek. Ama yaşıyoruz.”
“Sonra yine bahar gelecek, yaz gelecek. Tekrar eden şeyler bizi tekrar tekrar sevindirecek.”