Bu makalede; Ulu Önder ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu yüce Atatürk‘ün, edebiyat hakkında tavrın ve düşüncelerini ortaya koyacağız. Atatürk’ün Edebiyata bakış açısını hep birlikte inceleyeceğiz.
Mustafa Kemal Atatürk, edebiyat olmak üzere güzel sanatları milli kültürün özü olarak kabul etmiştir. Bu inanç çerçevesinde:
“ Bir milleti yaşatmak için birtakım temeller lâzımdır ve bilirsiniz ki,
bu temellerin en mühimlerinden biri sanattır. Bir millet sanat ve sanatkârdan mahrumsa, tam bir hayata mâlik olamaz.”
diyerek sanata ve sanatçıya göstermiş olduğu üstün değeri belirtmiştir.
Ulu önder, okul sıralarından itibaren edebiyatın şiir ve hitabet yönü ile ilgilenmiştir. Vatanı ve milleti yolunda Kemal gibi heyecan verici bir sanatı benimsemiştir. Büyük hayranlık duyduğu Tevfik Fikret gibi şiiri de bilgi, düşünce ve vicdan üzerine kuruludur.
Sivil özgürlüklerin kazanılması, korunması ve geliştirilmesindeki ana faktörlerden biri
birisi olarak kabul edilir. Retorik Sanatlar, Askeri ve Politikacı Nitelikleri
vazgeçilmez bir unsur olarak görülmektedir. Dolaylı olarak şiir, konuşma ile ilgili
Doğrudan kullanın. Yani şiir; o bir edebiyat türüdür, arada bir şarkı söylemeyi, konuşulmayı, duyulmayı, heyecanlanmayı, derin bir saygı ve sevgiyle sever; hitap ise bizzat uğraştığı, hoşlandığı ve değer verdiği bir edebiyat alanıdır.
Atatürk, edebiyatı, “kültürlü medenî toplumların ayrılmaz bir parçası”
sayarak şöyle tarif eder.
“ Söz ve mânâyı, yani insan dimağında yer eden her türlü bilgileri ve
insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları çok alâkalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki edebiyat; ister nesir hâlinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı
resim gibi, heykeltıraşlık gibi, bilhassa mûsikî gibi güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.”
Atatürk’ün Edebiyatla buluşması
Kendisiyle aynı lisede okuyan en yakın arkadaşı Ömer Naci edebiyata ilgi duyan ve şiirler yazan biriydi. Mustafa Kemal ise matematik ve fen derslerine ilgi duyuyordu. Bir gün Ömer Naci okumak üzere kitaplar ister. Mustafa Kemal, fen kitaplarını verirken o da tiyatro ve şiir eserlerini getirir. Mustafa Kemal, Sayfaları karıştırırken Namık Kemal’den şu dizeler dikkatini çeker:
Vücûdun hamîr-i mâyesi hâk-i vatandandır;
Ne gam râh-ı vatanda hâk olursa cevr ü mihnetden.
Hakîr olduysa millet şânına noksan gelir sanma.
Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten.
Mustafa Kemal, bir süre sonra arkadaşlarıyla geçen tartışmalarda Namık Kemal‘in beyitlerinden bahsedecek kadar bilgili olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu kitaplar yazımızdan o kitaplara erişebilirsiniz.
Bütün derslerinde başarılı olan Mustafa Kemal, şiirler edebiyatla uğraşmasının başarısına engel olacağına inan Türkçe hocası tarafından, onun şiirle uğraşmamasını öğütlerdi. Bunların onu asker olmaktan uzaklaştıracağına inanıyordu öğretmeni…
Buna rağmen yazma ve hitap konusundaki merakı eksilmeden, gün geçtikçe artarak devam etti.