Alaska’nın semalarında usulca süzülen sinek kuşu günün tadını çıkarıyordu. Her zamanın aksine hava oldukça güneşliydi. İnsanlarsa daha doğrusu orada yaşayan tek aile ise günlük rutin işlerine devam etmekteydi. Atchley ailesinin 13 yaşındaki oğlu Sky da o gün havanın tadını çıkarmak için yürüyüşe çıkmıştı. Sky yürüyüş yaparken bir yandan da çevreyi inceliyordu. Eğer uygun ortamı bulursa bir şeyler avlayabilirdi. Hem ailesine de sürpriz yapmış olurdu. Sky bu fikri sevdi hemen çevresine bakınmaya başladı. O sırada kuş seslerini duydu. Etrafına bakarak sesin nerden geldiğini anlamaya çalıştı. Kafasını kaldırınca mor lacivert tonlarının birbirine geçtiği o muazzam tondaki kanatlara sahip bir kuş gördü. Ne kadar güzeldi öyle. Masmavi gökyüzünde adeta dans ediyordu. Sky bir an vazgeçecek gibi oldu. Bu güzelliğe nasıl kıyabilirdi ki? Ama öte yandan ailesine kendisini kanıtlamak istiyordu. Hem sonuçta ailesi de yapmıştı bunu pek çok kez .Bu düşüncelerle rahatlattı kendisini.
Elini cebine attı ve ladin ağacından yapılmış sapanını çıkardı. Yerden bir taş alıp güzelce sapanına yerleştirdi. Kuşun bir ağaca konmasını bekledi. Yaklaşık 10 dakika sonra kuş ağaca kondu. Sky, usta bir avcı misali odaklandı. Doğru anı yakaladı ve tak! vurmuştu. Hemen kuşun yanına gitti. Ölmemişti kanadından isabet etmişti taş. Sky, kuşu alıp koşa koşa eve gitti.
-Anneee,babaaa!Koşun.
Gururlu gözlerle ailesine baktı Sky.Annesi babası şaşkına döndü kuşu görünce.
-Oğlum ne yaptın sen?
-Vurdum baba avladım onu.
-Böyle bir şey yapmamalıydın Sky.
-Ama neden anne siz de yapıyorsunuz?
-Biz yırtıcı hayvanları avlıyoruz. Minik kuşları değil. Bunu öldürmemiz için hiçbir sebep yok. Bir daha böyle bir şey yapmayacaksın tamam mı?
-Tamam anne.Peki napacağız şimdi?
-Bu bir sinek kuşu ve yarası da oldukça derin görünüyor. Onu ancak Anka iyileştirebilir.
-O da kim?
-Kuşların babası olarak bilinen bir kuş. Onun kanadının değdiği her hastalık hemen iyileşir.
-Peki,ona götürelim o zaman.
Annesi gülümsedi.
-Oğlum, Anka kuşu Kaf dağındaki bilgi ağacında yaşar. Oraya gitmek çok meşakkatlidir. Ayrıca bu senin hatan bunu düzeltmek de senin görevin. Hazırlan bakalım anca gidersin.
-Ama anne ben tek başıma nasıl gidebilirim siz de benimle gelin.
-Kendini kanıtlamak istemiyor muydun al işte sana fırsat.
-Off, peki anne.
Sky hızlıca hazırlanıp kuşu da kafese koyup yola çıkmış. Dere, tepe, vadi…Önüne çıkan bütün zorluklara aldırış etmeden hızlıca ulaşmış Kaf dağına. Oradakilere sora sora bilgi ağacına ulaşmış sonra.
-Ankaaa!Burada mısın?
Ses gelmemiş.
-Ankaa!!
-Geldim evlat.
Kocaman gövdesi, ihtişamlı kanatlarıyla ağır ağır gelmiş Anka. Sky’ın gözleri büyülenmiş. Anka devasa güzellikteymiş.
-Söyle bakalım genç adam seni dinliyorum.
-Şey sizden yardım isteyecektim.Kuş için.
Gözleriyle elindeki kafesi işaret etmiş.
-Hım, bir bakalım.Sinek kuşu bu.Nasıl bu hale geldi?
-Efendim benim yüzümden oldu bir hata yaptım ve onu vurdum. Ama yaptığımın çok yanlış olduğunun farkındayım ve bunu düzeltmek için buradayım.
-Hatanın farkında olman güzel .Sinek kuşları iyi bir av değildir bunu bilmelisin. Şimdi ver bakalım minik kuşu.
(Alır)
-Minik kalbi sanki makineli bir tüfek gibi atıyor.
Kanatlarıyla sinek kuşunu sarmış güzelce. Ve İşte.
Anka’nın mucizesi. Hemen iyileşmiş minik kuş. Minnet dolu gözlerle bakmış Anka’ya. Hemen kanatlanıp havada durmuş bir süre. İnanamıyormuş bu duruma.
-Teşekkür ederim ,çok teşekkür ederim.
-Önemli değil kendine dikkat et bundan sonra.Ayrıca yaramaz ufaklıklardan da koru kendini.
Sky,mahcup gözlerle dönmüş sinek kuşuna.
-Çok özür dilerim beni affedebilecek misin?
-Affettim bile.
