Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk'ü Tanır mıydı

II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk’ü Tanır mıydı?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk’ü Tanır mıydı? Türkiye tarihi travmalar tarihidir. “Hangi ülkenin öyle değildir ki?” diyebilirsiniz. Bir Japonya’nın bir Rusya’nın bir Almanya’nın tarihi farklı mıdır?

Onlar da devlet kurma ve yönetme süreçlerinde hem de çok uzun olmayan hatta yakın tarihte ağır travmalar ve yıkıntılar geçirmediler mi? Elbette cevap evet ile muhkemdir. Lakin bizim ehemmiyetli bir farkımız var; bizim travmalarımız bitip tükenmiyor.

Sultan Abdülhamit Travması

Bir iki örnek vereceğim. Sultan Abdülhamit’ten bahsetmek aslında bizim karpuz yarığı gibi olan fikri ve siyasi ayrılıklarımızın üzerinde tepinmektir. Zira Sultan bir kesime göre -hadi yaftalayayım- siyasal İslamcıların savundukları teze göre devrinde bir karış toprak kaybedilmeyen, kaybetmemiş efsanevi liderdir.

Sol entelijansiyamız ise “le sultan rouge “  yakıştırmasına yapışarak onun eli kanlı bir istibdatçı olduğunu savunmuşlardır. Gerçek ise çok zaman aşırı uçların arasında gezinir. Biraz oradan, biraz buradan kolaycılığı ise iftira bandında dans etmeyi gerektirebilir. Ne yapsa doğru olan şaşmaz yanılmaz “La yus’el” lider benzetmesi abartılı olmasının yanında, eli kanlı müstebit tespiti de azıcık tarih bilen herkes için acımasızdır. “33 yıllık uzun iktidarında tek karış toprak kaybetmedi” gibi vehimsel çıkarımlar ortaokul seviyesindeki tarih kitapları tarafından dahi iflas ettirilebilir.

II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk'ü Tanır mıydı
II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk’ü Tanır mıydı?

Çünkü Rus’ların Yeşilköy’e kadar geldiği dönemde henüz padişahın ilk yılları ve iktidarı henüz devşirememiş olsa da tahttadır. Hiç istemediği halde patlayan ve Osmanlı’nın canına okuyan 1. Balkan harbinde de sultanın dönemi idrak edilmektedir.  Halbuki biraz daha insafla ülkesi için dehasını ve imkanlar dahlinde iktidarını kullanan bir lider figürü hem kabul edilebilir hem de yalanlanmazdı. Ancak bugün duyduğum güzel bir ifade ile deklare edecek olursam “Ezbere konuştuğumuz kadar ezber yapsa idik hafız olurduk”.

Sonuç olarak sağ cenah adına padişahın hal edilmesi sevilen bir şahsın yetkilerini yitirmesi ve ardından gelen yıkım sebebi ile sağlak bir travmaya dönüşmüştür. İki sevgilinin kaybının getirdiği travma.. Birisi Abdülhamit diğeri ise Osmanlı…

Hadi sağ kaybetme travmasını atamadı üzerinden diyelim. İyi de 30 sene mücadele ettikleri padişahın nihayet halli ve artık tarih sahnesinden silinmesine rağmen ittihatçı sevmeyen ama ittihatçıların dizinin dibinde yetişen ilk cumhuriyet neslinin Abdülhamit travmasının sebebi ne ola ki? Hangi zafer nasıl travma etkisi meydana getirir? Neden Sultanın hayaletinden bir türlü kurtulamadılar? Bu son soru size mecazi gelebilir. Fakat metaforun metaforluğu hiç de mecazi değil.

Bundan sonrası her ne kadar kulaktan dolma gibi görünse de esasen tamamı ile öyle değil. Mesela isim lazım değil cumhuriyetin ilk dönem komutanlarından bir ikisinin de bulunduğu bir heyetin sipiritüel bir deneyim yaşama isteği üzerine mekanda bir ruh çağırma seansı yapılır. Elbette akıllara ilk gelen çağırılması istenen ruh Sultan Abdülhamit‘in ruhu olur.

Abdulhamit Mustafa Kemal Ataturku Tanir miydi 4
II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk’ü Tanır mıydı?

Daha kanıtlanabilir bir misal verirsek Turgut Uyar meşhur eseri Tutunamayanlar da vefatından seneler sonra yazar Sultan Abdülhamit’le yaka paça olur.

Merhum Mehmet Ali Brand’ın programında Sultanın ölümünden nerede ise 80 sene sonra birkaç siyasetçinin “Sen Abdülhamit i savundun! Hayır savunmadım!” kavgasını ise karikatüristlere havale edelim.

Soruyu tekrarlamakta bir beis görmüyorum. İttihatçılar sultanı devirdiler ve iktidara sahip oldular. Ve İttihatçıların gölgesi ve onların ruhunu paylaşan idareciler, onlar hain ve yasaklı ilan edildiklerinde dahi asla eksik olmadılar. Abdülhamit tahttan indirildikten, ittihatçılar ise deniz üstü köpürürken kayığa binip kaçtıktan sonra idareye gelenler de sultanın aleyhtarıydı. İstedikleri olduysa neden zaferlerini doyasıya yaşamak yerine Osmanlı yıkılıp yerine genç cumhuriyet kurulmasına rağmen aynı travmanın etkisinde kaldılar? Neden?

Deniz Üstü Köpürür…

Abdulhamit Mustafa Kemal Ataturku Tanir miydi 2

Aklımız erdiğince sebepleri saymaya başlayalım. Evvela sultan tam 33 sene, üstelik devletin ayda bir Padişah devirdiği süreçlerin ardından hem de Osmanlı nerede ise komada iken iktidarda kaldı. Sultan tahta çıktığında 40 yaşındaki bir fani Sultan hal edildiğinde 70 ini geçmiş belki de hayata veda etmişti. 3 kuşak her başlarını kaldırdıklarında tahtta aynı ismi görmüşlerdi. Farklı cereyan ve fikir akımlarının fink attığı dönem olması hasebiyle elbette muhalifleri olacaktı.

Halbuki Sultana göre dere geçiliyordu ve at değiştirmenin vakti değildi. Daha dün amcası katledilip intihar süsü verilmiş ve ardından kurulan yeni yönetim az kaldı İstanbul’u Ruslara kaybetmekle karşı karşıya kalmıştı. Ve Abdülhamit’e göre çözüm rejimi sıkılaştırmaktan geçiyordu. Kendinden habersiz kuş dahi uçmamalıydı. Bu şekilde ülkenin dağılmakta olan organlarını bir iple sıkıca sarıp ortalığa dağılmasına ve kuzgunlara ziyafet çıkmasına engel olacaktı.

osmanli
Mustafa Kemal Atatürk

İttihatçı dostlarımız ise en başta dünya görüşü olarak pek de Sultana yakın değillerdi. Pek dindar oldukları söylenemezdi. Anılarını okuduğumuzda dini malumatlarının da çok olmadığını görürüz. Basit bir dini ritüeli bilmeyi sufilik olarak değerlendirirlerdi.

Sultan yaşlanmıştı. Onlar ise gençtiler. Enver daha 30’larındaydı.

Talat da onun yaşlarındaydı. Cemal yaşlıları olarak ancak kırklarındaydı. Benim travmasını anlayabildiğim ve anlayamadığım dar daire grubu aslında bu 3 kişidir. Ama haklarını yememek gerek. Türk siyasetinin fikir babaları ve senaristi onlar olmuşlardı. İstibdadı bitirip hürriyet getireceklerini vaad ederek Sultan ı devirdikten çok değil sadece 1 yıl içinde çok daha sıkı ve acımasız bir istibdat şeklini sahneye koydular. Mahmut Şevket Paşa suikastının istihbaratını aldıktan sonra cinayeti engellemek yerine daha suikast gerçekleşmeden hemen kalem kağıdı alıp tutuklayacakları muhaliflerin listesini çıkaracak kadar insani duygulara sahiptiler. Sarıkamış’ta donan binlerce askerin ardından İstanbul gazetelerinde kazanılan zaferin ayrıntılarını yazdıracak kadar asildiler.

Aslında kimsenin safında görmek istemediği Osmanlı’yı zorla cihan harbine sokup tükettikten sonra Enver ve Talat soluğu devrik sultanın yanında almışlardı. Talat utanarak Abdülhamit’in karşısına çıkmadı. Devrik  sultan uzun seneler kokusunu aldığı bu cihan harbini çok beklediğini, tarafsız kalarak birbirini yiyen hasımların arasından sıyrılarak uzun yıllar sürecek bir soluk alma devresini intizar ettiğini söyledi. Ancak birkaç delikanlı her şeyi mahvetmişlerdi. Zaten o tahttan çekilirken yeni muktedirlere “10 yıl devleti kayıpsız yönetin 100 sene yönetmiş gibi iftihar edin!” diyerek önlerindeki 10 yıla dikkat çekmişti. Yani 1909-1919 arası. Enver akıl almaya gelmişti. Ona artık her şey için çok geç olduğunu söyledi.

Abdulhamit Mustafa Kemal Ataturku Tanir miydi 5
Mustafa Kemal Atatürk

İttihatçılar ve ardılları travmalarında haklı idiler. Zira devirdikleri padişah ne öngörmüş ise çıkmıştı. Kendilerinin yaptıkları ne varsa ellerinde patlamıştı. Başarısız olmuşlardı. Kaybettirirken her şeylerini kaybettiler. Kayığa binip ülkeden kaçmak zorunda kaldılar. Enver Cemal’e nispeten çok şanslıydı. Ruslar ile çarpışırken alnından vurularak şehit oldu. Talat  Almanya da ailesini tehcirde kaybetmiş bir Ermeni tarafından öldürüldü. Cemal aralarında en uzun yaşayanıydı. Tifliste 1922’de Türkiye’ye dönme hazırlıkları içinde iken öldürüldü. Kısacası travma yaşayacak uzun seneleri olmadı İttihatçıların. Ama takdikleri kabul etmek lazım ki halen muteberdir.

Abdülhamit Travması İttihatçılardan sonra Neden Devam Etti?

Sorunun cevaplarından biri aslında yukarıda mevcut. İttihatçı gelenek hep devam etti. Ama farklı sebepler de vardı.

Sosyal medyada gördüğüm bir duvar yazısı ile izah edersem, yanılmıyorsam söyleydi söz. “Beni iki şey mahvetti: dostumun ihaneti, düşmanımın merhameti.”

Sultan için dönemin yabancı basınında “Le sultan rouge” yani “Kızıl sultan” yakıştırması yapılmış ve ağızında bıçak tutan insan kasabı olarak resmedilmişti. Peki sultan muhaliflerini katleden bir cani miydi gerçekten? Kaç kişiyi idam ettirmişti. Mesela kaç yüz bin? Kaç bin? Kaç yüz? Onlarca mı? Neden hiç rakam zikredilmiyor?

Mesela İstanbul a gelen içinde Mustafa Kemal’in de olduğu Hareket Ordusu neden sultan a bağlı güçlü birlikler tarafından mukabele görmedi? Yoksa “Halkının kanını döken ilk padişah ben mi olayım diyerek kendisine teklif edilen direnme ve bastırmayı reddettiğinden ötürü mü?

II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk'ü Tanır mıydı
II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk’ü Tanır mıydı

Amcasının katillerinden olduğu düşünülen ve “Al i Osman var da neden Al i Mithat olmasın dediği iddia edilen Mithat Paşa’yı neden İstanbul’da astırmayıp sürgüne gönderdi.

Onayladığı tek idam fermanı olduğu ve bunun da anne babasını öldüren bir cani olduğu doğru mu acaba?

Benim kanaatim Sultan Teşkilat-ı Mahsusa’nın nefes aldırmayan iklimine karşın yağlı urgana ve kelle almaya yanaşmamış olması.

Ve hatta rivayet o ki genç subay Mustafa Kemal de Abdülhamit e çok sıcak bakmamaktadır. Fikirlerini paylaşan 4 arkadaşı ile görüşlerini olgunlaştırmakta ve aralarındaki ilişkiyi sır olarak tutmaktadırlar. Biraz genişlemeye ihtiyaç duyduklarında aralarına 5. Bir arkadaş eklerler. Söz konusu yeni eleman Teşkilat ı Mahsusa’dan olunca dördü birden hapse girerler. Suçlama cunta oluşturmaktır. Mustafa Kemal 1 ay zindanda kalır. Lakin imparatorluk kaynamaktadır. Üsleri Mustafa Kemal e şefaatçi olur ve onun gibi bir askere ihtiyaçları olduğunu bildirirler. Bunun üzerine Mustafa Kemal hapisten çıkarılır ve sıkı durun vazifesine geri döner. İhraç dahi olmamıştır.

Yine rivayet o ki Abdülhamit genç ve parlak subay Mustafa Kemal’i içinde olduğu faytondan görür. Ve onunla alakalı malumatını yanındaki yaveri ile paylaşmaya başlar.

“ Bu Talat’ın adamı. Enver bu yüzden ondan çekiniyor. Tehlikeli bir sessizliği var”

[highlight] Tabi bunlar da rivayet sadece…[/highlight]

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

1
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
II. Abdülhamit Mustafa Kemal Atatürk’ü Tanır mıydı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!