Hepimizin severek okuduğu eserler nasıl varoldu, bu yazı dizisinde dünyaya adını altın harflerle yazmış yazarların birbirinden garip alışkanlıklarını okuyacaksınız.
KUZEYE DAİMA KUZEYE HEP KUZEYE DOĞRU: CHARLES DİCKENS
”Ne çok insan ve ne büyük ıssızlık!”
Pusulasını bir an bile olsun yanından ayırmayan Charles Dickens, her zaman kuzeye doğru ve yatağının tam ortasında uyurdu. Bu yapmasının nedeni, eserlerini yazarken ilhamın bu şekilde geldiğine inanmasıdır. Dickens’ın ayrıca nesnelere üç kere dokunmak gibi garip bir alışkanlığı daha vardı. Dickens eserlerini mavi kağıda aynı ton mürekkeple yazardı.
BANYODAN GELEN İLHAM: DALTON TRUMBO
“Ölüm anlarında kafalarından geçen tek cümle; Yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum olmuştur.”
Amerika’lı ünlü senarist ve yazar Trumbo’danın çalışma alanı hiç normal değildi. Yazılarını geceleri banyoda yazarken, papağanı da ona eşlik ederdi.
KAHVENİN DİĞER ADI: BALZAC
“Hayır efendim, dedi. Toplum yasaları yüreğimin üzerine öyle ağır basıyor, beni öyle kırıp döküyor ki, göğe yükselemiyorum.”
Balzac, günde 18 saat çalışırdı. Çalıştığı zaman zarfında elli fincan kahve içerdi ve bir yazarın kahvesiz eser üretemeyeceğine inanırdı. Balzac, kahve olmadığında çekirdeklerini çiğnedir. Kalbi, aşırı tükettiği kahvenin etkisine dayanamayarak 1850 yılının Ağustos ayında hayata gözlerini yumdu.
ON ÜÇÜN BÜYÜSÜ: STEPHEN KİNG
“Kalbinde ne olduğunu asla saklayamazsın.”
Gerilim ustası Stephen Edwin King, Triskaidekafobiden mustarip bir yazardır. 13 sayısından korkan yazar bu korkusunu şu sözlerle ifade eder: “13 sayısı söz konusu olduğunda omurgamda aşağı yukarı hareket eden o ürperti asla geçmez. Yazarken 13. ya da 13’ün katı olan bir sayfaya geldiğimde asla durmam, bir rakama kadar yazmaya devam ederim. 13 yerine 12 adım atmış olmak için evimin merdivenindeki son iki basamağı tek adımda çıkarım. Okurken 94., 193., 382. ya da rakamları toplamı 13 yapan hiçbir sayfada durmazdım.
“YEŞİL ELMANIN KOKUSU: AGATHA CHİRSTİE
“İnsanlar, yalanlara gerçeklerden daha kolay inanır.”
Yazarlık hayatı kardeşi ile girdiği iddiadan sonra başlayan Agatha Christie’nin, eserlerini yazarken banyoda yeşil elma yeme gibi garip bir alışkanlığı vardı.