Paul Auster Kitapları

Paul Auster Kitapları

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Paul Auster kimdir, hayatı ve eserleri nelerdir? En çok satan kitaplarını merak ediyorsanız tıklayın! Paul Auster Kitapları ve daha fazlası için makalemizi okuyabilirsiniz.

Roman

1982 – Köşeye Kıstırmak

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 224

Paul Auster hayranları için hoş bir sürpriz bu kitap: Alışılmışın dışında, şaşırtıcı, sürükleyici, bildik kalipları tersine çevirerek yazılmış bir polisiye. Yazarın yirmi yıl kadar önce, yazarlık yaşamının başlarında yazdığı ve o günlerde güçlükle yayınlattığı ‘Köşeye Kıstırmak’, bir süre önce Cebi Delik’le birlikte yeniden yayınlandı ve pek çok dile çevrildi. Paul Auster’dan beklenecek şaşırtmacalarla dolu, psikolojik öğeler içeren bir dedektiflik romanı.

Ünlü bir beysbol oyuncusu olan George Chapman, bir kaza sonucu sakat kalınca sporculuk yaşamı sona erer. Ancak, dünyaya küsmez. Politikaya atılır, senatörlüğe adaylığını koyar. Kusursuz bir kahramandır; zarif bir eşi, mutlu bir yaşamı vardır. Bir gün eski arkadaşının, dedektif Max Klein’in kapısıın çalar ve ölümle tehdit edildiğini söyler; kanıt olarak da, aldığı tehdit mektubunu gösterir. Max Klein’in işi kabul etmesinin üzerinden iki gün geçmeden Chapman’ın öldüğü haberi gelir. Sanık ise ne Max Klein’a, ne de Chapman’a yabancıdır. Max Klein, araştırmalarını derinleştirdikçe, bu öldürme olayının sandığı kadar basit olmadığını anlayacaktır. Usta bir yazarın, bir söz büyücüsünün kaleminden çıkmış, sürükleyici bir polisiye, ‘Köşeye Kıstırmak’.

1985 – Cam Kent – New York Üçlemesi 1

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 160

İnsanın sadece kentte değil kendi içinde de kaybolduğu, sonu gelmez bir dolambaca benzeyen New York sokaklarında takma adının maskesinden dışarı çIkmayan bir polisiye romanlar yazarı. Gece gelen gizemli telefonlar. Sonunda telefonda, “Beni öldürecekler. Beni korumanızı istiyorum,” diyen bir ses. Korunmak isteyen de takma ad kullanan biri. Dahası insanın tıpatıp aynısı olan ikinci kişiler. Ve bütün bunların yazıldığı kırmızı bir defter. Paul Auster’ın ve eşinin de karakterler arasında yer aldığı çarpıcı, aklı karıştırıcı bir roman.

Ve havada asılı kalan şu soru:

“Kırmızı defterde boş sayfa kalmayınca ne olacak?”

1986 – Hayaletler – New York Üçlemesi 2

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 80

Mavi, bir özel dedektif. Müşterisi Beyaz için Turuncu Cadde’de oturan Siyah’ı izleyip hakkında ayrıntılı rapor yazmaya çalışıyor. İnsanların sadece renklerle var olduğu, kimin gerçek, kimin hayal ürünü ya da hayalet olduğu anlaşılmayan bir ortamda gerilim yaratan olaylar sonunda Mavi, neredeyse Siyah’ın yaşamı içinde kaybolma noktasına geliyor. Bir başkasını izleme teması üzerine kurulu polisiye roman şablonu bu kitapta kişinin kendi kendini izlemesi sonucuna vararak genel geçer klişenin dışında bir özgünlük taşıyor. Kişilerin benlik arayışları ve gerçek arasındaki ilişkiler, Paul Auster’ın akıcı diliyle hayata geçiyor.1986 – Kilitli Oda – New York Üçlemesi 3

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 144

Paul Auster Kilitli Oda’da kahramanlarını soyut ya da somut kilitli odalara sokarak, özgürlüklerini ancak oradan kaçmakla elde edebilecekleri bir dünya kuruyor. Romanın kahramanı, romancı olmayı isteyen ama o yaratıcı yeteneğe sahip olmayan biri. Umutsuzluğunun son noktasIna geldiği sırada çocukluk arkadaşı olan ama uzun zamandır görmediği bir yazar, geride karısını, çocuğunu ve kilit altında sakladığı roman, oyun ve şiir dosyalarını bırakarak ortadan kayboluyor. Romancı olmaya heveslenen kahramanımız kaybolan kişinin kimliğiyle özlediği şan ve şöhrete kavuşabilir mi? yoksa kendi kurduğu bir tuzağın tutsağı mı olur? Paul Auster polisiye tadındaki bu romanında benliğin kilitli kapılarını zorluyor.

1987 – Son Şeyler Ülkesinde

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 182

Her türlü üretimin, her türlü yaratımın durduğu geleceksiz bir şehir ya da bir ülke. Her şeyin yok olduğu ve bir daha geri gelmediği bir yer. Elinizi attığınız şeylerin son şeyler olduğunu bildiğiniz bir ortam. Evsiz kalıp sokaklarda çöplerden bulduklarını yiyen ya da çöpten bulduklarını satarak geçinen insanların yaşadığı bir şehir. Hırsızlığın artık suç sayılamayacak kadar yaygınlaştığı, zaten suç sayacak karar mercilerinin bile kalmadığı, bütün umutların tükendiği, insanların ölümü kurtuluş olarak gördüğü, artık kimsenin çocuk doğurmadığı bir cehennem.

Paul Auster, benzersiz bir anlatımla, geleceğe göndermeler yaparak, yaşamakta olduğumuz dünyanın yozlaşması, çıkar kavgaları, savaş çığlıkları sonucunda karşılaşacağımız kâbusun izdüşümünü aktarıyor.

1989 – Ay Sarayı

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 336

New York Üçlemesi, Leviathan, Şans Müziği, Yükseklik Korkusu, Yanılsamalar Kitabı gibi gizemli romanlarında hep insanın kimliğini, yaşamının anlamını arayan Paul Auster, Ay Sarayı’nda, Marco Stanley Fogg’un tuhaf öyküsünü anlatıyor. Artık çalışmamaya, yemek yememeye karar veren Marco, bütün bunların nereye varacağını merak eder. Geçmişinin anahtarlarının, yazgısının temel bilmecesinin peşindedir. Fantezi ile iç monologların ustalıklı karışımından oluşan Ay Sarayı, yirminci yüzyıl başlarından insanın Ay’a ayak basışına uzanan döneme kadarki üç kuşağı kapsayan bir roman. Gülümseten ama hüznü de elden bırakmayan bir yaşlanma öyküsü.

Ay Sarayı, Fransa’nın ünlü kitap dergisi Lire tarafından 1990’da “yılın en iyi kitabı” seçilmişti. Amerikan edebiyatının en parlak yazarlarından biri sayılan Auster, uçsuz bucaksız bir hayal gücünün kapılarını aralıyor.

1990 – Şans Müziği

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 205

Paul Auster, günümüz Amerikan romancılığının en büyük ustalarından biri. Şans Müziği, tüm Amerika kıtasına yayılan geniş bir alandan başlayıp Pennsylvania’daki bir çayırlıkta iki kişinin ördüğü duvarda noktalanıyor. O iki kişinin bu işe nasıl bulaştıkları, işin koşulları, tümüyle şansa bağlı bir gelişme. Ancak Paul Auster’ın dünyasında şans, kimi zaman kazaya, kimi zaman yazgıya, kimi zaman da iradeye benzeyen değişken ve güçlü bir öğe. Gerilimle coşkuyu aynı anda aktaran Şans Müziği, her türlü kötülüğe ve haksızlığa uğrarken, bunların karşısında bizim de yapabileceğimiz küçük, ama değerli şeylerin öyküsü.

Bu roman, Paul Auster’ın, Amerika’nın en özgün ve şaşırtıcı düş gücüne sahip yazarlarından biri olma yolundaki somut adımlarından birisi. Onun, modern edebiyata yeni boyutlar eklemekle kalmayıp daha da önemlisi dünyaya daha geniş açılardan bakmamızı da sağlayan gerçek bir dâhi olduğunu söyleyenler de var.

1990 – Auggie Wren’in Noel Hikâyesi

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Fatih Özgüven
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 44

Bir gün bir yazarı New York Times’dan ararlar ve Noel günü gazetede yayınlanacak bir hikâye yazmasını isterler. Yazar öneriyi geri çevirmeye çalışırsa da, ısrarlar karşısında kabul etmek zorunda kalır. Ama nasıl yazacaktır? Hem ustaların öyküleriyle boy ölçüşemeyeceğini bilmekte, hem de alışılmış aşırı duygusal Noel öykülerinden nefret etmektedir. Sorununu, bir purocuda tezgâhtarlık yapan Auggie Wren’e açar. Auggie, “Bir Noel hikâyesi mi?” der. “Bütün derdin bu olsun. Bana bir öğle yemeği ısmarla, sana dünyanın en güzel Noel öyküsünü anlatayım.”

Paul Auster’in bu kısacık öyküsü, gerçekten de alışılmış türden bir öykü değil. Kayıp bir cüzdanı, kör bir kadını ve bir Noel yemeğini anlatıyor. Ama her şeyi altüst ederek. Hırsızlık nedir? Yalan nedir? Gerçek nedir? Auggie Wren’in Noel Hikâyesi, hiç de duygusal olmayan ama okuru derinden etkileyen bir öykü.

1992 – Leviathan

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 224

“Leviathan”, bir kadının bulduğu bir adres defterinden kendisine bir kimlik seçmesiyle başlıyor. Ya da birden, hiç beklenmedik, sarsıcı bir ölümle. Ya da Aaron oturup en sevdiği arkadaşı Benjamin Sachs’ın öyküsünü anlatmaya başlayınca. Aaron, evliliğini kıskandığı, zekasına hayran olduğu Sachs’ın öyküsünü anlatmak istiyor, çünkü Sachs’la ilgili soruşturmayı yürütenler onun için bir öykü uydurmadan önce kendisi doğruyu yakalamak istiyor. Belki bir kaza sonucu balkondan düşen ya da bilerek kendisi atlayan Sachs ortadan kaybolmuştur. Arada bir ortaya çıkarak deli saçması şeyler söyleyip sır olur.

İlk kitaplarından bu yana bize rastlantı ile yazgının toslaştığı dünyalar yaratan, insanlardan uzak kahramanların ardısıra bizi gizemli, yürek burkucu yolculuklara çıkanan Paul Auster, bu yedinci romanında dostluk ve ihaneti, cinsel tutku ve yabancılaşmayı konu alıyor. Amerika’nın en özgün yazarlarından biri olan Paul Auster’dan bir polisiye gerilimine sahip ürpertici, ürpertici olduğu kadar eğlendirici, iç gıdıklayıcı ve içten içe yankılanan bir roman.

1994 – Yükseklik Korkusu

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 245

Daha önce Can Yayınları arasında çıkan kitaplarından tanıdığınız usta Amerikalı yazar Paul Austerın son yapıtı, Yükseklik Korkusu. Her kitabıyla bizi yeniden şaşırtan, her seferinde bambaşka serüvenlerle, bambaşka dünyalarla buluşturan Paul Auster, bu kez de Saint Louis’in arka sokaklarında yetişen öksüz, bıçkın bir gençle, Walt’la tanıştırıyor bizi; ama sıradan bir genç değil bu, kendisine sahip çıkan bir Macar’la tanıştıktan sonra hayatı değişen, boşlukta durabilmeyi, hatta uçabilmeyi öğrenen bir genç. Her sayfasında okuduklarınıza inanmakla inanmamak arasında gidip geleceğiniz bu roman, birbirine bir baba-oğuldan da yakın olan iki kişinin serüveni olduğu kadar bir mucizenin de masalı.

1999 – Timbuktu

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 165

Paul Auster’ın yeni romanının iki kahramanı var; biri evsiz-barksız, sarhoş, yarı-deli Willy, öbürü de kendi insanlığımız konusunda ondan pek çok şey öğreneceğimiz bir köpek: Kemik Bey. Bir köpeğin gözünden, onun düşüncelerine girerek dünyayı, yaşamı, insan ilişkilerini işleyen Paul Auster, kimi yerde eğlendirici, kimi yerde de trajik ve hüzünlü bir anlatımla her zamanki dil ustalığıyla, sözcüklere yüklediği enerjiyle, yalın ama yoğun yorumuyla bizi alışılmadık yollardan insanlığımızla yüzyüze getiriyor; yaşamlarımızın, ilkelerimizin kimi zaman nasıl da çürük ve dayanıksız temellere oturduğunu kanıtlarken, belleğimizin derinlerine gömdüğümüz eski ve kalıcı değerleri, günümüzün hızlı ve acımasız akışı içinde nasıl da unuttuğumuzu nostaljik yolculuklarla anımsatıyor.

Willy ile Kemik Bey’in, yaşamın son durağı olan Timbuktu’ya doğru çıktıkları yolculuğu, yaşam felsefesini yansıtan bir izlek gibi kullanan Paul Auster, bütün romanlarında yaptığı gibi bu kitabına da katmış kendisini; dahası, Willy’de olduğu kadar, Kemik Bey’de de ondan izler bulmak olası. Yazar, bizi insan türünün çerçevesi dışına çıkararak, kendimize yepyeni bir gözle bakmamızı sağlıyor.

Hangi konuda yazmayı seçerse seçsin, nasıl bir masal uydurursa uydursun, büyüsünü koruyor, bizi de o büyünün içine katıyor.

2002 – Yanılsamalar Kitabı

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 306

Karısıyla iki küçük oğlunu bir uçak kazasında yitiren David Zimmer, yaşayan bir ölüye dönüşmüştür, kederini alkole gömerken günlerini kendine acıyarak geçirmeyi sürdürür. Bir gece televizyon izlerken, sessiz film döneminin komedi oyuncularından Hector Mann üzerine bir belgesele rastlayınca hayata bakışı bir anda değişir.

Altmış yıl önce ansızın ortadan kaybolan ve o zamandan beri kendisinden haber alınamayan bu gizemli oyuncunun filmlerinin peşine düşen, Avrupa ve Amerika’da dolaşan David, sonunda onun hakkında bir kitap yazar. Kitap yayınlandıktan hemen sonra aldığı ve başka bir dünyadan gelmişe benzeyen ilginç bir mektupla hayatı geri dönülmez biçimde değişecektir.

Soluk kesici bir tempoda ilerleyen bu şaşırtıcı roman, okuru gülünçle trajik olanın, gerçekle hayalin, şiddetle yumuşaklığın birbirinin içinde eridiği bir imgeler evreninde dolaştırıyor. Önceki romanlarında olduğu gibi rastlantıların insan yaşamında oynadığı rolün altını çizen, bütün olayların birbirine bağlanıp çözüldüğü “Yanılsamalar Kitabı”, Amerika’nın en güçlü ve özgün yazarlarından Paul Auster’ın, içeriği en yoğun, duygusal yanı en zengin romanlarının başında geliyor.

2003 – Kehanet Gecesi

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 264

“O ana kadar mavi deftere yazmak bana zevkten başk abir şey vermemişti, gitgide yoğunlaşan, çılgınca bir doyum duygusu. Sözcükler kafamdan sanki biri onları bana yazdırıyormuş gibi çıkmıştı; düşlerin, karabasanların ve özgür düşüncelerin billur diliyel konuşan bir sesin söylediği cümleleri kopya eder gibiydim. Ama 20 Eylül sabahı, yani söz konusu günden iki gün sonra o ses ansızın susuverdi. Defterimi açtım, önümdeki sayfaya baktığımda kaybolduğumu fark ettim, ne yaptığımı artık bilemiyordum. Bowen’i o odaya sokmuştum. Kapıyı kilitleyip ışığı söndürmüştüm; şimdiyse onu oradan nasıl çıkaracağımı hiç mi hiç bilemiyordum.”

Otuz dört yaşındaki romancı Sidney Orr, kendisini ölümün kıyısına götüren ve aylarca süren bir hastalığın ardından yavaş yavaş hayata dönmektedir. 1982’nin bir Eylül günü New York’un Brooklyn semtindeki küçük bir kırtasiyeciden edindiği mavi ciltli bir defter tam dokuz gün boyunca Sidney’i büyüsü altına alacak, genç adam, evliliğini yıkmakla gerçeğe duyduğu güveni sarsmakla tehdit eden şaşırtıcı olaylar ve rastlantılarla, ürkütücü önsezilerle dolu bir dünyaya sıkışıp kalacaktır.2005 – Brooklyn Çılgınlıkları

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 286

Eski hayat sigortacısı Nathan Glass, yakalandığı hastalıktan ötürü ölüme gün saymaktadır. Karısından boşanmış, emekli olmuş, tek kızından kopmuştur. Bir başına kalmak için, kimsenin kendisini tanımadığı Brooklyn’e gelir. Bir süre sonra nicedir kayıp olan yeğeni Tom Wood’la karşılaşır. Tom’un çalıştığı kitabevinin sahibi Harry Brightman da, kaderin Brooklyn’e sürüklediklerindendir. Tom ve Harry aracılığıyla dünyası genişleyen Nathan yepyeni dostlar edinir. Giderek başkalarının acıları ve yaşam savaşları kendi umarsızlığına ağır basacaktır…

Günümüz Amerikan edebiyatının en seçkin yazarlarından Paul Auster’ın yeni romanı Brooklyn Çılgınlıkları, hiç kuşkusuz, en içten, en coşkulu kitabı. Üç kişinin Brooklyn’de kesişen yaşam çizgilerini ustalıkla ören roman, sıradan insan yaşamının görkem ve gizemlerine unutulmaz bir övgü.

2006 – Yazı Odasında Yolculuklar

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Taciser Ulaş Belge
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 144

Bir yatak, bir yazı masası ve bir iskemleden başka bir şey bulunmayan, tek kapılı, tek pencereli bir oda. Yaşlı bir adam, bu odada belleğini yitirmiş olarak uyanır. Kim olduğunu, buraya nasıl geldiğini anımsamaz. Odaya gelen belli belirsiz kişiler, Bay Boş’a anımsayamadığı suçlar yöneltirler, kimliği ve geçmişine ilişkin örtük sözler ederler. Tavana gizlenmiş bir kamera durmadan fotoğrafını çeker, bir mikrofon odadaki her sesi kaydeder. Biri izlemektedir sanki.

Günümüz Amerikan edebiyatının en yaratıcı yazarı Paul Auster’ın yeni romanı Yazı Odasında Yolculuklar, gizemli metinleri, bilmece kimlikleri, kahramanının gizli geçmişi ve belirsiz işkencecisiyle belki de yazarın en tuhaf romanı. Ama Bay Boş’un dünyasının bizim dünyamızdan çok da farklı olmadığını düşünürsek, belki de o kadar tuhaf değil. Bay Boş’un kurmaca yaşamı, Kafka, Beckett ve Borges’in yarattıkları dünyadaki yerini alırken, günümüz gerçekliğini tüm ürkünçlüğüyle sezdiriyor okura.

2008 – Karanlıktaki Adam

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 176

Uçsuz bucaksız Amerika kırsalının bir beyaz gecesinde daha, dünyayı kafamın içinde döndürerek yeni bir uykusuzluk nöbetiyle boğuşurken karanlıkta tek başınayım…

72 yaşındaki eski kitap eleştirmeni August Brill, geçirdiği bir araba kazasından sonra kızı ve torunuyla birlikte oturmaktadır. Uykusuz bir gecede, anımsamak istemediği düşünceler ve olayları, karısının ölümünü, torununun erkek arkadaşının Irak’ta vahşice öldürülüşünü kafasından kovmak için, kendi kendine öyküler anlatır. ABD’nin Irak’la değil de, kendi kendisiyle savaşta olduğu bir öykü kurar. Bu hayalî ABD’de, ülke kanlı bir iç savaşa sürüklenmiştir. Gece ilerledikçe, Brill’in öyküsü gittikçe yoğunlaşacak, unutmak istedikleri bir bir geri gelecektir…

Amerikan edebiyatının son döneminin en saygın birkaç yazarından biri olan Paul Auster, tüm dünyayla aynı günlerde yayınladığımız yeni romanı Karanlıktaki Adam’da, belki de bugüne kadarki en politik yapıtını sunuyor okurlara.

2009 – Görünmeyen

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 252

Paul Auster’ın yeni romanı Görünmeyen, dünya eleştirmenlerinin değerlendirmesinde yılın en iyi kitapları arasına alınmakla kalmadı, yazarın en önemli romanı olarak da tanımlandı. Paul Auster bu romanında gerçekle bellek, yazarlıkla kimlik arasındaki belirsiz sınırı irdeleyerek “Amerika’nın en görkemli yaratıcı yazarlarından biri” tanımını gerçekten hak ettiğini bir kez daha kanıtlıyor.

1967 baharında New York’ta başlayan roman, iç içe geçen dört bölüm boyunca Paris’e ve Karayip Adaları’na kadar uzanan karmaşık bir ilişkiler zincirini anlatıyor. Şair olmak isteyen üniversiteli Adam Walker, siyasal bilimler profesörü Rudolf Born ve sevgilisi Margot ile başlayan aşk üçgeni, Walker’ın ablasını, Born’un üvey kızını da içine alan dörtgenlere, beşgenlere dönüşüyor. Vietnam savaşına öfkeli 68 Kuşağı’nı, enseste kadar varan coşkulu bir cinsel açlığı, sürekli bir adalet arayışını felsefi göndermelerle ören Görünmeyen, bir solukta okuyacağınız ve unutamayacağınız bir başyapıt.

2010 – Sunset Park

Paul Auster Kitapları

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 208

Brooklyn, Paul Auster’ın her köşesini özümsemiş olduğu kendi coğrafyası. Son romanı da, Florida’da başlamakla birlikte yine gelip Brooklyn’in Sunset Park semtinde düğümleniyor. Çocukça bir ağız dalaşının kaldırılamayacak kadar ağır bir vicdan yüküne dönüşmesi sonucunda, doğup büyüdüğü yerden, içinde yetiştiği ortamdan, ailesinden ve arkadaşlarından, kendi geçmişinden ve hatta geleceğinden kaçan bir gencin acılı öyküsü. Pişmanlık, avarelik, aşk, umut kıvılcımları, günlük yaşamın çetin koşullarında bulunan geçici çözümlerin bir araya getirdiği kişilerin dayanışması… Bu kişilerden her birinin kendi kişiliğinin penceresinden dünyaya bakışı… Sunset Park, Paul Auster’ın bütün diğer kitapları gibi bir solukta okunacak bir çağdaş edebiyat başyapıtı.

“Tutkulu bir edebiyat… Yaşadığımız zorlu ve belirsizliklerle dolu çağda, Auster bize aşkın, sanatın ve her şeye rağmen hayatta kalabilmenin mucizesini anlatıyor.”
Donna Seaman, Booklist

“Auster’dan yine ustalıkla yazılmış bir metin… Sevginin gücüne, kaybetmenin acısına, pişmanlığın ve öfkenin yarattığı dinmek bilmez sızıya dair unutulmayacak bir hikâye.”
Jane Ciabattari, New York Times Book Review

Paul Auster Kitapları / Senaryo

1995 – Duman – Surat Mosmor

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Fatih Özgüven
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 176

Paul Auster, Amerika’nın en yaratıcı yazarlarından. Zengin düş gücüyle süslediği romanları, bu çağdaş yazarın ülkemizde de çok sevilmesine yol açtı. Paul Auster yaratıcı çalışmasını bu kez iki senaryoda kullanıyor: Ülkemizde de bir süre önce gösterilen Smoke ve Blue in the Face adlı filmlerin senaryolarında. Duman adıyla sunduğumuz Smoke’da bir romancı, bir sigara mağazası yöneticisi ve zenci bir yeniyetmenin öyküsü anlatılır. Beklenmedik bir anda yolları kesişen bu üç kişi, birbirlerinin hayatlarını izleri silinmez biçimde değiştirirler. Duman, güldüren, duygulandıran ve beklenmedik olaylarla, birbirinden çok farklı bu üç kişinin ortak bir insanlık paydasını nasıl bulduklarını araştırıyor. Günümüz Brooklyn’ini arka planına alan Duman, Auster’ı filme devam etmek için esinlendirince arkasından Surat Mosmor yazıldı. Tümüyle doğaçlama bir komedi olarak tasarlanan bu film benzersiz bir çalışma. Bu iki senaryonun, Paul Auster’ı farklı bir yönüyle tanımak isteyen okurları için hoş bir sürpriz olduğuna inanıyoruz.

1998 – Lulu Köprüde

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Işıl Aydın
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 208

Caz müzisyeni Izzy Maurer, New York’taki bir gece kulübünde bir kaza kurşunuyla vurulur ve yaşamı tümüyle değişir. Izzy, gizemli bir taşın büyüsüne kapılarak, ruhunun tuhaf ve ürkütücü labirentinde masalsı bir yolculuğa çıkar.

New York Üçlemesi, Şans Müziği, Ay Sarayı, Brooklyn Çılgınlıkları gibi romanlarıyla son dönem Amerikan edebiyatının en saygın yazarlarından biri olan Paul Auster, sonradan Duman ve Surat Mosmor gibi senaryolarıyla sinemaseverlerin gönlünde de taht kurmuştu. Lulu Köprüde ise, Auster’ın senaryosunu yazmakla yetinmediği, ilk kez yönetmenliğini de üstlendiği bir yapıt.

Lulu Köprüde, masal tadında bir gerilim anlatısı, ama her şeyden önce aşkın insanı sağaltan güçlerinin öyküsü. Auster’ın bu benzersiz senaryosunu, kendisiyle yapılmış kapsamlı bir söyleşi eşliğinde sunuyoruz. Hem tüm Auster okurları, hem de sinema tutkunları için.

Makale, hatıra ve otobiyografi

1982 – Yalnızlığın Keşfi

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 207

Yalnızlığın Keşfi adlı bu anı-romanın Görünmeyen Bir Adamın Portresi başlıklı bölümünde, yazar, babasının ölümünden sonraki duygularını ve anılarını anlatıyor. İkinci bölüm olan Anı Kitabı’nda ise mercek kendi babalık konumuna çevriliyor. Kendisinden ve gerçeklerden kaçan, ‘varolmama’yı seçen babasının düz ve yavan kişiliği ile dünyayı sorgulayan ve onu kavramaya çalışan kendisi, romanın yaşamsal eksinini oluşturuyor. Yazar, baba-oğul söylencelerine yaptığı göndermelerle bu ilişkiyi yeniden irdelerken, yaşam, ölüm, bellek, dil üzerine de düşünmekte, öykülemenin ve yazmanın doğasındaki müthiş yalnızlığı keşfetmeye çalışmaktadır.

1992 – Kırmızı Defter

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 68

“Kırmızı Defter”, okurlarımızın çok iyi tanıdığı ünlü Amerikalı yazar “Paul Auster”ın çok özel, çok özgün kısacık bir yapıtı.

Paul Auster (1947) genç yaşına karşın, yalnızca yazdığı dilin değil, aynı zamanda dünyanın genç ustalarından biri. Karşılaştığı tuhaf olayları, garip rastlantıları, gündelik yaşamın mucizeye dönüşen ayrıntılarını, gerçek olayları ve gerçekdışı olguları bir “Kırmızı Defter”e kaydetmiş; her öykücük ileride bir romana dönüşebileecek çekirdek ve dokuya sahip. Paul Auster hiç ‘hocalık’ taslamadan ‘gerçek’ten sanat yapıtına giden yolu gösteriyor, öykülerden kuramsız bir poetika geliştiriyor ve minyatür bir dünya kuruyor. Bu nedenle bir kılavuz saydığımız “Kırmızı Defter”in Paul Auster’in roman dünyası için bir giriş kapısı olduğunu düşünüyoruz.

2012 – Kış Günlüğü

Yazar: Paul Auster
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 200

Her yazar, kitaplarına kendini de saklar. Ama gün gelir satır aralarında anlatmaktan vazgeçer kendisini. Artık yaş kemale ermiştir. Yaşadıkları, yaşayamadıkları, düşleri, gerçekleri… Hesaplaşma zamanıdır. Paul Auster’ın kendi hikâyesine dönerek yazdığı Kış Günlüğü, sıradan bir yaşamöyküsü değildir, usta bir kalemden çıkmış roman gibi bir yaşamdır.

Yazar bu kitabı neden yazdığını kendi cümleleriyle şöyle açıklar:

“Ne de olsa zaman azalıyor. Belki de şimdilik hikâyelerini bir yana bırakıp hayatının anımsadığın ilk gününden bugüne kadar bu bedenin içinde yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu incelemeye çalışsan iyi olur.”

2013 – Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011

Yazar: Paul Auster, John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 272

Okyanus aşırı ülkelerde yaşayan çağımızın iki büyük yazarı, Paul Auster ile J.M. Coetzee, yazışmalarından bir kitap yaptılar.

Auster ve Coetzee’nin iki yılı aşkın bir süre boyunca Amerika ile Avustralya arasında gidip gelen mektupları, sanattan siyasete, spordan savaşlara, ekonomiden insan ilişkilerine kadar iki yazarın pek çok konudaki duygularını, düşüncelerini, gözlemlerini ve çok ilginç saptamalarını içeriyor.

Bu mektuplar ayrıca, sadece iki romancının düşünce dünyasını ve çağımıza tanıklıklarını değil, aralarındaki insan sıcağını da aktardığı için benzersiz.

Sevgili Paul,

Dostlukları, nasıl kurulduklarını -bazılarının- böylesine uzun, kimi zaman (yanlış bir tanımla) açığa vurulmamış bir biçimi olarak yorumlandıkları tutkusal bağlardan da daha uzun sürmelerinin nedenini düşünüyordum.

Sevgili John,

Bu, yıllar içinde uzun uzun düşündüğüm bir mesele. Dostluk hakkında tutarlı bir görüş geliştirebildiğimi söyleyemem, ama (kafamda bir düşünceler ve anılar girdabını tetikleyen) mektubuna cevap olarak, belki de şimdi bu görüşü geliştirmenin zamanıdır.

2013 – İç Dünyamdan Notlar

İç Dünyamdan Notlar

Yazar: Paul Auster, John Maxwell Coetzee
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 320

Önceleri her şey canlıydı.

En ufak nesnelere pır pır çarpan kalpler bahşedilmişti…

Yaşamöyküsünü, Kış Günlüğü kitabında fiziksel varlığının gelişim süreciyle aktaran usta yazar Paul Auster, yukarıdaki cümleyle başlayan İç Dünyamdan Notlar’da da iç benliğinin dış dünya ile karşılaşma sürecindeki gelişimini anımsıyor.

Auster, bebekliğinde aydedeye bakışından, çocukluğunda kovboy filmlerinin yıldızı Buster Crabbe’e olan hayranlığından, dokuz yaşında yazdığı ilk şiirinden, Amerikan yaşamının adaletsizliğini fark etmesinden başlayıp 1950’lerin savaş sonrası ortamını ve 1960’ların çalkantılı günlerini geçerek yetişkinliğe uzanan ahlaki, siyasal, düşünsel yolculuğunu adım adım aktarıyor.

Çocukluk yaşamının dönüm noktalarındaki seslerin, kokuların, dokunma duyusunun hissettirdiklerinin ve çok sevdiği film sahnelerinin de eksik olmadığı belleğindeki bütün imgeleri akıcı anlatımıyla yansıttıktan sonra kitabın sonundaki albüm bölümünde de anlattıklarını fotoğraflarla bütünleştiriyor.

İç Dünyamdan Notlar, benzeri görülmemiş tarzda bir otobiyografi yapıtı.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Paul Auster Kitapları

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!