Önce ufak kırılmalar başladı bakış açılarında . Sonra birçok birey farklı yorumlar getirdi önceliklere. Bir gül için ateşe verildi gül bahçesi. Diyeceğimiz o ki küçük çıkarlar için zemheri soğuğu değdi birçok yüreğe!
İnsan kendinden uzaklaştı zaman içinde . Kanıksadı sanki insana yakışmayan birçok şeyi . Kardeş kardeşi ters köşe yaptı bir bakıma. Küçük çıkarlar için büyük bedeller ödettirildi ve de ödendi.
İyi niyet aptallık olarak lanse edildi adeta. Kimse kimseyi dinlemez oldu. Anlaşmak istemedi belki de. Anlasaydı çünkü hak verme ihtimali olabilirdi bir ihtimal.
Derken önce kendisine sonra yakından uzağa doğru acımadı çevresine. Sahi acımak neydi ? Onun dertleriyle dertlenmek mi, zarar vermemek mi ,olabiliyorsa yardım eli uzatmak mi? Ya da tamamı mi? İnsan olmak neyi gerektiriyordu?
Her geçen gün dolandırıcılıkta farklı bir yöntem denendi. Elde ettiği kendisine kâr sağlayacakmış gibi. Bilmedi ki kendi ipini kendi çekiyor. Batağa saplandığını bilemedi.

İnsanoğlu yalnızlaştı sonra. Güven de kalmamıştı çünkü. Hâl böyle olunca kurunun yanında yaş da yandı doğal olarak. Birçok insan duvar ördü kendisine. Elbet haklı nedenleri de vardı çoğunlukla.
Kendi özüne inemedi birçok insan. Eğer inseydi orada en çok sevgi olduğunu görecekti. Zira ruh sevgidir. Karşılıksız Sevgi de değer taşıdığına göre insan değere değer katar ancak. Bu da yanlışa girmemek anlamına gelir, kimseye zarar vermemek .
Öyleyse önce kendimizi sevelim kendimizi sevmek için büyük başarılara imza atmamız gerekmiyor zira temel de kendisini sevenin yaratanla bağı kuvvetlenir. İnanç güçlendikçe Allah’ın yarattıklarına daha bir duyarlı davranır insan. Sonuç olarak huzur bulur, ne yapsa dolduramadığı boşluk mutluluk kaynağı olur.
Huzur sağlık mutluluk sizlerle olsun.