featured

Nazım Hikmet’in Piraye’ye Yazdığı Mektuplar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Nazım Hikmet, hapishanelerde Piraye için çeşitli mektuplar yazmıştır. Bu mektuplar ilk olarak 1998 yılında Memet Fuat tarafından hazırlanarak yayınlandı.

Mehmet Fuat, kitabın son yazısında Nazım Hikmet’in yazdığı mektupları Piraye, Nazım Hikmet’in ceviz ağacından yapmış olduğu bir bavulda sakladığını yazmıştır.

1933 – 1950 tarihlerinde 17 yıl boyunca cezaevlerinden mektuplar yazdı. 17 yıl içinde 581 mektup yazmış… İşte o mektuplar..

2 Temmuz 1933

Hapisane müdürü geçen gün bana, “Evli misiniz?” diye sordu. Ben de “Nişanlıyım” dedim. Nişanlım benim! Yüzüğünü kalbimde taşıdığım, kalbime geçirdiğim sevgili! Sana öyle hasretim ki…Seni, seni, seni ve Memet oğlumuzu doya doya kucaklarım!

5 Temmuz 1933

Seninle beraber daha çok yerlere bakacağız nişanlım, yıldızlara, dost yüzlerine, Memedimizin gözlerine, güzel günlere, beraber yan yana bakacağız…Önümüzde dinç, kuvvetli, dolgun ve manalı bir hayat var daha. Gönlün kocalmasın nişanlım. Bak ben topal bacaklı, ihtiyar bir çınar ağacına benzeyen gövdemin içinde, her dem taze, her dem kuvvetli ve her dem senin ateşinle dolu, aşınmamış, pırıl pırıl bir yürek taşıyorum. Seni düşünürken ben gençleşiyorum. Bacağımın sızısı duruyor. Sen de beni düşünürken genç ol, kuvvetli ol!

5 Temmuz 1933

Karım, nişanlım, kardeşim, dostum, arkadaşım…Güvendiğim, daima güveneceğim gözleri gözlerimin önüne getirdiğim zaman seninkiler ışıl ışıl hepsinin orta yerinde pırıldıyorlar. İki yıldız gibi gözlerin, iki kocaman berrak yıldız gibi dost gözlerinin gökyüzünde yolumu gösteriyorlar bana!

piraye

18 Temmuz 1933

Ben teselliye muhtaç değilim karıcığım, sen de teselliye muhtaç olma…Teselli, ekseriya, tamiri mümkün olmayan hadiseler karşısında verilir ve alınır. Halbuki bizim halimiz öyle değil. Arada yalnız bir daha geri gelmesi kabil olmayan bir sene daha meselesi var. Senden uzak bir senenin ne demek olduğunu kalbim yüzüme karşı haykırıyor. Fakat aklım sabret diyor, sen ona hudutsuz bağlısın, o senindir hudutsuz…Uzun bir yolculuğa çıkmış san kendini, uzun bir yolculukta sansın o seni…Bir yıl sonra, alınlarımız belki biraz daha kırışık, yüzümüz belki biraz daha çizgili, kanımız belki biraz daha ihtiyarlamış, fakat sevgimiz, birbirimize inanmamız sarsılmamış, yangından çıkan, ateşten geçen bir çelik parçası gibi temizlenmiş ve kuvvetlenmiş, gençleşmiş ve tecrübelileşmiş olarak kavuşacaksınız…Büyük bekleyişler, felaketler büyük bağları ve sevdaları bir kat daha büyütür…

Karıcığım! Üzülme! Senin üzülmenden başka benim kendime ait olan hayat parçamı üzecek bir şey yoktur. Sen, seni on yıl daha beklerim, diyorsun…İnanıyorum, sevinçle, neşeyle inanıyorum, çünkü ben daha on yıl yatsam sen daima içimdesin!

7 Mart 1934

Yalnız unutma ki hiçbir erkek yüreği 32 yaşında benimki gibi denizden kocaman bir sevgiyle delikanlılığını bir an bile kaybetmeden çarpmamıştır. Ben hiçbir şey olmayabilirim, hatta şairliğim bile bir yaldız parıltısı olabilir, fakat muhakkak ki, bir şeyim, aşığım karıcığım, dolu dizgin, uçsuz bucaksız aşık…Her şeyime sitem edebilir, her tarafımı inkar edebilirsin, fakat aşıklığımı asla! Sevmenin bütün merdivenlerini ayak ayak yükselerek geçtim, şimdi başım doğan güneşlerin kızıltısı içinde yanan göklerdedir. Yüreğim kocaman bir su yığını gibi ve onun aynasında yalnız senin başın var.

Bütün bunların böyle olduğunu bilirsin, fakat sen bir kere daha işitmekten, ben bir kere daha tekrarlamaktan zevk alırız. Aşığız çünkü karıcığım.

nazim hikmet mektup

28 Ocak 1939

Seni seviyorum karıcığım. Seni bahtiyar etmekten başka bir şey düşünmüyorum. Ve demirlerimin üstüne yemin ederim ki bahtiyar olacaksın.

11 Temmuz 1939

Doğum yeri neresi,
kaç yaşında?
Sormadım.
Düşünmedim.
Bilmiyorum.
Dünyanın en iyi kadını,
Dünyanın en güzel kadını.
Benim karım.
(Bu bahiste realite umrumda değil.)
1940 senesi eylül ayı ortalarında Çankırı Hapishanesinde yazılan bu kitap ONA ithaf edilmiştir. Zannedersem şimdiye kadar yazdığım en iyi şiir bu olacak. Çünkü hep seni düşünerek, sana beğendirmek için yazdım. Ne vakit böyle yapsam mutlaka iyi verim vermişimdir.

Tarihsiz..

Sana benim yazmak isteyip de bir türlü düsturlaştıramadığım en güzel hisleri, en kuvvetli fakat en feci şekilde sen mektubunun sonuna yazmışsın: Sen olmasan ben ölürdüm, diyorsun…Ben de öyle bir tanem. Ve bu böyle olduğu, birbirimizi bu kadar, yaşamanın manası olacak kadar sevdiğimiz için, her şeye rağmen, yaşamaya en çok hakkı olan iki insanız…Ve son nefesimize kadar, bütün dertlerimize, ıstıraplarımıza rağmen, tam manasıyla yaşamanın ne olduğunu anlamış iki insan saadetiyle birbirimize kopmaz bağımızı her gün her saat biraz daha kuvvetle öreceğiz, düğümleyeceğiz…Sen olmasan ben yaşamayacaktım, karıcığım…

piraye2

Tarihsiz..

Karıcığım,
Piyes biter bitmez, hemen arkasından şu küçük şiiri de yazdım:
Sende, ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
sende, ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
sende uzaklığı,
sende, ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
ve bir avcı iştihasıyla etini dişlemek senin.
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
fakat asla ümitsizliği değil…

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

1
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Nazım Hikmet’in Piraye’ye Yazdığı Mektuplar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!