Gülseren Budayıcıoğlu

Gülseren Budayıcıoğlu Kimdir?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gülseren Budayıcıoğlu, 1947 yılında Ankara’da doğdu. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında TRT Ankara Radyo ve TV’de sunuculuk ve sunuculuk yaptı. Ankara’da serbest doktorluk yaptı.

Hastalarla yapılan röportajları içeren Madalyonun İçi adlı kitabını yayınladı. 2005 yılında hastalarının sosyal güvencelerini kullanarak Ankara’nın Sağlık Bakanlığı’ndan lisanslı ilk özel psikiyatri merkezini açtı. Medalyon, kendisi gibi başarılı doktorların çalıştığı bir psikiyatri merkezinde çalışmaktadır.

2008 yılında “Günahın Üç Rengi”, “Hayata Dön” ve “Kral Kaybederse” adlı eserlerini yayınladı. 2013 yılında Madalyon Psikiyatri Merkezi’nin Levent şubesini açtı. Uzun yıllara dayanan özel deneyimini herkesle paylaşmak için kitabı yayınladı.

Gulseren Budayicioglu 2

Yazarlık Kariyeri

Yazarlık kariyerine 2004 yılında Inside the Medal in Notes from a Psychiatrist adlı yayınla başladı. İlk iki kitabında farklı psikiyatrik sorunları kısa öykülerde ele aldı.

Gülseren Budayıcıoğlu’nun Diziye Uyarlanan Kitapları

Aslı Enver ve Özcan Deniz’in başrollerinde yer aldığı “İstanbullu Gelin” dizisi, “Hayata Dön” Zuhal Gencer, Demet Özdemir, İbrahim Çelikkol gibi isimlerin rol aldığı “Doğduğun Ev Kaderindir” Burak Sevinç, Meriç Aral, Halit Özgür Sarı, Gülçin Kültür Şahin, Sezin Bozacı, Baran Can Eraslan, Evrim Alasya, Salih Bademci, Hande Doğandemir ve Melisa Sözen gibi oyuncuların oynadı.

Gulseren Budayicioglu 3

Gülseren Budayıcıoğlu Kitapları

Psikiyatri alanındaki başarılarıyla ünlenen Gülseren Budaıcıoğlu, ilk torununun doğumundan sonra 2000 yılında edebiyatla ilgilenmeye başladı. Gülseren Budaıcıoğlu’nun ilk kitabı 2004 yılında, kliniğinin açılmasından bir yıl önce yayımlandı. Gülseren Budaıcıoğlu en çok hasta ve danışanlarıyla yapılan röportajlar, psikiyatrinin bilinmeyen yönleri, insan doğasının karmaşıklığı gibi konulara odaklanan ilk kitabıyla dikkatleri üzerine çekti. Yazarın en çok satan kitapları arasında “Kötülüğün Üç Rengi”, “Ölüden Diriliş“, “Kral Kaybederse“, “Aynadaki Kız” vb..

Kırmızı Pelerin

Açık kapıdan kırmızı pelerinli bir kız giriyor içeri. Bir filmden, bir masaldan kopup gelivermiş gibi hali var. Sabah ezanı okunurken, gün daha tam doğmamış, etraf henüz tam aydınlanmamışken insanın içine bir ürperti gelir ya, ona benzer bir duygu içimi yalayıp geçiyor. Hayalet gibi…

Şu anda kapıyı bir açan olsa, bu kızın odanın ortasında, gözleri kapalı, pelerinin etekleri havalanmış, öylece döndüğünü, benim de keyifle onu seyrettiğimi görse ne düşünür acaba? Ne diyecek, “Biri deli, biri de deli doktoru” der. Onu huşu içinde seyrederken, “Acaba yaşadığı hangi acılar, içine düştüğü hangi çıkmazlar onu bir ruh doktorunun odasında böylesine döndürüyor?” diyorum içimden. İnsan bir psikiyatri kliniğine giderken neden böyle bir pelerin giyer, neden başına önü tüllü bir şapka takar ki… Bunların bir anlamı olmalı. Ve çok geçmeden yaşanan acılar, ince bir sızı gibi tel tel dökülüyor ağzından. Acının, korkunun, aşkın, sevdanın, umudun, umutsuzluğun en büyüğünü yaşamış bu kız.

Çocuklukta yaşanan bir tacizin, bu tacizin koyu gölgesi altında geçen yılların, yalnızlığın, kimsesizliğin, her şey bitti derken açılan yepyeni kapıların, kısaca iyisiyle kötüsüyle macera dolu, dokunaklı bir hayatın hikâyesi bu; çok masum bir aşk hikâyesi aslında.

Kitabın bir yerlerinde mutlaka kendinizle ve sizde iz bırakanlarla karşılaşacaksınız. Umarım onları iyi tanır, önce kendinize, sonra da onlara biraz daha hoşgörüyle yaklaşabilirsiniz.

Gülseren Budayıcıoğlu, 3 Kasım 2022, İstanbul

Gulseren Budayicioglu

Hayatın Sesi

Duygularımız durmadan akan derelere benzer. Doğduğumuzda pırıl pırıl olan o berrak dereye attığımız her sıkıntı, her kaygı, her üzüntü rengini değiştirir, onu bulanıklaştırıp karartır.

Bütün güzelliğine ve ihtişamına rağmen, hayat huysuz ve bencildir. Huysuz bir hayatla mücadele etmek, iyi yaşayabilmek ciddi bir sanattır. O sanatı da hayat kendisi öğretir bize; onun sesini duyanları, özen gösterenleri, anlamaya çalışanları bilir. Ona bakışımızı, duyduğumuz hayranlığı, onunla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi hissettikçe, bizimle başka türlü bir ilişki kurmaya başlar. Bize arkasını dönmez, unutmaz. İki kere vursa da üçüncüde öyle güzel şeyler yaşatır ki şaşırır kalırız.

Huysuz hayatla iyi geçinebiliyor, bunun için mücadele etmekten hiç yorulmuyor ve vazgeçmiyorsak, ne mutlu bize. Çünkü sadece bu mücadeleden hiç vazgeçmeyenlerin dereleri güneşte pırıl pırıl parlayarak akar…

Gülseren Budayıcıoğlu bir kez daha kendi “Kırmızı Oda”sının kapısını aralıyor ve orada biriken hikâyelerden seçtiklerini bizlerle paylaşıyor; “hayatın sesi”ni daha iyi duyup anlayabilelim diye…

Hayata Dön

Herkesin kaderi güzel olmuyor. 
Marifet, kader yolları kapatsa bile o kapıya yeni bir anahtar uydurabilmekte.

Kimsenin hayatı dıştan göründüğü gibi değil. İmrendiğimiz, özendiğimiz hayatlar hiç de sandığımız gibi acısız değilken çok mütevazı bir hayatın içinde mutluluğun en parlağı olabiliyor. Kitabın başkahramanı Ala’nın hayatını okurken bu zavallı çirkin kızın yaşadıklarına inanamayacak, bazen de o sayfaların bir yerlerinde kendinizle karşılaşacaksınız. Bu karşılaşma hüzünlendirse de, kendinize biraz daha yaklaşmak ruhunuza iyi gelecek. 

Seanslar boyunca bu suskun kızı konuşturabilmek için ona tarihten alınma pek çok hikâye anlatıldı: 

Genç firavun Tutankamon’un esrarı; aynı dönemde yaşayan birbirine çok zıt iki kişi, Hitler ve Freud’un ilginç hayat görüşleri; 18. yüzyılda adına “fısıltı sanatı” dedikleri, evli kadınların şövalyelerle yaşadığı aşklar; Çariçe Katerina’nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından çariçeliğe yükselen yazgısı; Eva Peron ve Prenses Süreyya’nın hüzünlü hayatları… ve daha niceleri…

Psikianalizin sihirli değneğinin dokunduğu yerde yükselen bir başarı öyküsü…

Günahın Üç Rengi

• Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası… Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum…

• Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık…

• Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…

Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.

Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz…

Kral Kaybederse

Kral gibi yetiştirilen çocuklara, hayat kral gibi davranmıyor. Onlar gelecekte, gerçek krallar karşısında kendilerini çok çaresiz ve yetersiz hissediyorlar.

Madalyon Psikiyatri Merkezi tarafından onaylanan, uzman psikologların çocuk yetiştiren herkese önerdiği benzersiz bir dizinin yeni kitabı…

Camdaki Kız

“Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”

Aşk yakıyor
Ayrılık kavuruyor
Aldatılmaksa hep çok acıtıyor…

Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.

Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…

“Bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. Hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış Camdaki Kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu

İşini tutkuyla yapan bir psikiyatrist. Kitaplarını da tutkuyla yazıyor. Bu his de okuyucularına geçiyor. O yüzden bir kitabını okuyunca hepsini okumak istiyorsunuz.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

1
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Gülseren Budayıcıoğlu Kimdir?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!