Tarihte 52 defa saldırıya uğrayan, 23 defa işgal edilen, 2 defa yok edilen Kudüs şehri İÖ 2500’de Kenaniler döneminde kurulmuştur. ÎÖ 2. yüzyılda Yahudiler tarafından ele geçirildi. İÖ 1000’de İsrailoğulları, Hz.Davut peygamber önderliğinde Kudüs’ü ele geçirdiler. Hz.Davut, kenti İsrail Krallığı’nın başkenti yaptı. Yerine geçen oğlu Hz.Süleyman peygamber, 10 emrin yazılı olduğu tabletleri yerleştirdiği bugün Mescid-i Aksa Kubbetü’s Sahra ve daha birçok önemli yapıtın bulunduğu, bugün o mabetten sadece ağlama duvarının kaldığı Süleyman Mabedini yaptırdı. İÖ 587’de Babil Kralı Nabukadnessar, Kudüs’ü yakıp yıktı ve Yahudileri Babil’e götürdü. Yahudiler esaretten kurtulup tekrar yurtlarına döndüler. ÎÖ 63’te Romalılar kenti Yahudilerden bir kez daha alıp tümüyle yıkarak halkın bir bölümünü öldürdüler. Yahudiler Romalıların egemenliği altında yüzyıllarca zulümle yaşadılar.
Kudüs, Halife Hz.Ömer tarafından Romalılardan alındı.(637) Kiliseler ve sinagogların yanında artık camiler yükseldi. Fatimiler ve Anadolu Selçuklu hakimiyetinden sonra 1.haçlı seferinde haçlılara geçen Kudüs’ü 1187 de Hıttin Savaşıyla Selahattin Eyyubi tekrar ele geçirdi. Daha sonra Kudüs’ü almak için çeşitli haçlı seferleri yapıldı. Kudüs Eyyübiler’in yıkılmasıyla Mısır Memluklularının yönetimine geçti. 1516 ve 1517’de Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim tarafından Mercidabık ve Ridaniye savaşıyla Memluklar yıkılarak Kudüs Osmanlı egemenliğine geçti. 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kaldı.
1. Dünya Savaşı
Kudüs 1.Dünya savaşında 1917 yılında İngilizler tarafından işgal edildi. Savaştan sonra kalemle çizilen sınırlar neticesinde Kudüs Filistin toprağı oldu. İkinci dünya savaşından sonra dünyanın çoğu yerinde dışlanan ve Hitler’in milyonlarca Yahudi’yi katletmesi sonucunda zengin Yahudiler Osmanlıdan alamadığı Filistin topraklarını daha sonra bölgeye hakim olanlar tarafından satın aldı ve dünyanın çeşitli yerlerinde dağınık bir şekilde yaşayan Yahudileri çeşitli vaatlerle ve zorla Filistin’den satın aldıkları topraklara yerleştirdiler. 2. Dünya savaşından sonra 1947’de Filistin topraklarında Yahudiler bağımsızlıklarını ilan edip 1948 yılında da Birleşmiş Milletler kararıyla Filistin topraklarında İsrail devleti kuruldu. Bundan bir yıl sonra patlak veren İsrail-Arap Savaşı sonunda kent, ikiye bölündü. Kudüs’ün bir bölümü İsrail, bir bölümü Ürdün sınırlan içinde kaldı. 1967’de 6 gün savaşları sonunda İsrail Kudüs’ün tümünü denetim altına aldı. İsrail, Kudüs’teki kutsal yerleri uluslararası konumda bıraktı.
İşte tarihi seyrini anlattığımız ve Yüzyıllarca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu kutsal şehir birçok peygamberi içinde yaşatmıştır. Açıkça söylemek gerekir ki bu şehir İslam’ın bölgeye hakim olmasıyla huzura kavuşmuştur. Özellikle Osmanlı devleti döneminde farklı din ve inançtaki kişilerin canına malına ve din özgürlüğüne karışılmamıştır. Süleyman tapınağının duvarları Kanuni zamanında Mimar Sinan tarafından onarılmıştır. Hürrem Sultan’ın, Kösem Sultan’ın ve birçok padişahın Kudüs şehrinde eserleri vardır.
İki üçgenin iç içe geçtiği sembol olan bugün İsrail denen gaddar devletin bayrağında da yer alan Süleyman mühründe iki üçgen yer ile göğün birleşmesi, yakınlaşması manasına gelir. Öyle ki Kudüs şehri arz ile yerin birbirine en yakın olduğu yer kabul edilir. O nedenle peygamber efendilerimiz Hz.Muhammed de Hz. İsa da göğe Kudüs şehrinden yükselmişlerdir.
Peygamber efendimizin miraca yükseldiği muallak taşını içinde barındıran altın kubbeli Kubbetü’s Sahra Emeviler döneminde yapılmıştır. Kubbetü’s Sahra’nın yanı başında ise küçük bir mihrap vardır. İşte orası miraç gecesi peygamberimizin diğer bütün peygamberlere namaz kıldırdığı yerdir.
Müslümanlar tarafından Mescid-i Aksa ve çevresi, Hrıstiyanlarca Kamame Kilisesi, Yahudilerce ağlama Duvarı gibi önem arz eden ve üç semavi dinin kutsal kabul ettiği dünyadaki tek şehir olan Kudüs adeta açık hava müzesidir.Bu kutsal şehirde İsrail zulmünün derhal durması, Kudüs’ün bir an önce huzura kavuşması ve Müslümanlarca tekrar fethedilmesi temennisiyle.
Çok etkili ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Teşekkür ederim.
Teşekkür ediyorum sevgili Rama’cığım.