Sibel K. Türker ile Tanışma

Sibel K. Türker’in kaleminden çıkan ilk romanı, benim için özel bir yer edinen ‘Benim Bütün Günahlarım’ adlı eseriydi. Bu romanı 2013 yılı Kasım ayında blogumda tanıtmıştım. Ardından 2014 yılı Ağustos ayında ‘Hayatı Sevme Hastalığı’ ve ‘Öykü Sersemi’ adlı eserlerini okuma fırsatı buldum. Devamında, 2015 yılı Şubat ayında ise ‘Meryem’in Biricik Hayatı’ adlı romanını inceleme şansı yakaladım.
Türker, 2006 Haldun Taner Öykü Ödülü, 2012 Duygu Asena Roman Ödülü, 2013 Yunus Nadi Roman Ödülü ve Ebubekir Hazım Tepeyran Roman Ödülleri gibi birçok prestijli ödüle layık görülmüştür. Bu ödüller, yazarın öykü ve romanlarının kalitesini gözler önüne seriyor. Sibel K. Türker’in eserlerini okuyanlar, benim düşüncelerime katılacaklardır. Henüz onun kalemiyle tanışmamış olanlara ‘Benim Bütün Günahlarım’ ile başlamalarını, ardından ‘Hayatı Sevme Hastalığı’nı okumalarını özellikle öneriyorum. Diğer eserlerini de mutlaka keşfetmek isteyeceklerdir.
Aşkın Kalplerimizdeki Mutat Yolculuğu
Bu kitabı benim için özel kılan diğer bir unsur ise, Sibel K. Türker tarafından sıcak ve anlam dolu cümlelerle bana armağan edilmesidir. On dört öyküden oluşan bu eseri severek okudum. Yazarın her bir öyküsü, kendine özgü bir güzellik taşıyor. Öyküleri üst üste değil, ara vererek okumak, önceki öykünün yoğunluğunu daha iyi hissetmeme yardımcı oldu.
Şu an yazarın üzerinde çalıştığı yeni kitabının bitişini merakla bekliyorum.
Kitaptan Alıntılar
- “Bu hikayeleri bana yazdıran sadece efsunlu bahar havası değildir sanırım.” Kime sorsanız aşk hakkında söyleyecek az çok bir şeyi vardır. Kış ya da yaz, bahar ya da sonbahar, hiç fark etmez. Kim ona karşıdır, kim de tarafında yer alır. (Aşkın Kalplerimizdeki Mutat Yolculuğu adlı öyküden, s.36)
- “Tuhaf biriyim ben. İnsanlarla birlikte yapılan her edim beni zorluyor; güneş altında yokuş tırmanmış kadar terli ve yorgun bir halde döne dolaşa, asil, üzerinde henüz yürünmemiş karlı bir bahçe kadar bakir yalnızlığımı arıyorum.” Sessizlik bir tapınak ve ben, insanlığın gürültüsünden rahatsız olan bir tanrıya inanırım. (M( Ünzevi)19 adlı öyküden, s.37)
- “İnsanlar denli kaygısız olabilmek bana yasak kılındı. Özgürlüğüm alındı elimden, sayfaların haçına çivilerle tutturuldu ruhum. Aptal gibi kurtuluşumu beklerken, daha çok, daha çok yazar oldum. Bu ödediğimdir benim.” (Rüya Kaçakçısı adlı öyküden, s.140)



