93 yıl önce bugün, 1 Kasım 1928’de Mustafa Kemal’in TBMM’deki konuşmasının ardından, Başvekil İsmet Paşa’nın ivedilikle görüşülmek üzere meclise sunduğu kanun tasarısı “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun” oybirliğiyle kabul edildi.
1928’de Türkiye nüfusu 14 milyon, okuryazar oranı %13’tü. Bu hesaba göre 1.5 milyon okuryazarımız vardı. Bunların da ancak %10’u iyi derecede okuryazardı. Eski harfleri şöyle böyle sökenler de duraksamadan okuyanlar da birkaç gün, birkaç ay, bir yıl içinde yeni harfleri öğrendiler.

Bütün ulusun okuma yazması olması gibi bir durum yaşanmadı. Uygulamada 1930 Haziran’ına kadar geçiş olanağı sağlandı. Latin harflerine geçişle ilgili bildiğimiz ilk konuşma, Azerbaycan hükümetinin 22 Temmuz 1922’de Latinyazıyı kabul eder. Haberi Ankara’ya ulaşmadan önce, Gazi Paşa’nın Halide Edip’e Garplılaşmak ve Latin harflerine geçmekten bahsetmesiydi.
Kurtuluş coşkusunun yaşandığı İzmir’de de İstanbul’dan gelen gazetecilerle 12 Eylül 1922’deki görüşmesinde, Hüseyin Cahit’in: “Niçin Latin yazısını almıyoruz?” sorusuna “Daha zamanı gelmemiştir” yanıtını vermişti.

Cumhuriyet’in ilk beş yılında Harf Devrimi kadar önemli. Hedeflenen adımlar gerekli hamleler yapıldı.
Ondan sonra Öğretim birliği yasası, okul basamakları, gibi öğretmenlerle ilgili köklü yenilikler gerçekleştirildi.
İkinci beş yılın başında, ulusun topyekûn okuryazarlığını hedefleyen yeni Türk harfleri ve Millet Mektebi gündeme gelecektir. Bu da Reisicumhur Gazi’nin ve Maarif Vekili Mustafa Necati’nin ortak başarısı olacaktır. Necdet Sakaoğlu, NTV Tarih’in Ekim 2010 sayısında yazmıştı.