Ercan Kesal’ın Eserleri Üzerine Düşünceler
Uzun yıllar süren hekimlik kariyerinin ardından Ercan Kesal, beni kendi deyimiyle “bozkır” olarak tanımladığı taşra yaşamına götürmüştü. Peri Gazozu adını verdiği öykü kitabı, neredeyse tamamen otobiyografik unsurlarla bezeli bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Kesal, insanın içini acıtan ülke ve toplum gerçeklerini, insanlık durumlarını mizah dolu ve berrak bir dille gözler önüne seriyor. Bu eser, yalnızca bir edebi çalışma olmanın ötesinde, okuyucunun “bozkır”la olan ilişkisini genişleten, orada daha derin ve anlamlı şeyler görmesine olanak tanıyan bir yapı sunuyor.
“Derinleştirmeyen edebiyat sığlaştırır. Peri Gazozu kitabından sonra bozkırda daha çok şey görmeye başladım. Bu ‘güzel’ edebiyatın bir başka niteliğidir.”
Kesal’ın ilk romanı Nasipse Adayız ise, beş ay içinde iki kez seçim sandığına gitmek zorunda kalan halkımızın, demokrasi gösterisinin bir parçası haline getirildiği dönemde, İstanbul’da bir ilçenin belediye başkan aday adayı olarak çıkan Dr. Kemal Güner’in seçim çalışmaları üzerinden siyasetin karmaşık dünyasını mizahi bir dille anlatıyor. Eser, “Pazarlıklar, imaj çalışmaları, anket dümenleri, bağlamalar, ayarlamalar… Oy ve ilişki peşinde delidolu bir uğraş…” sözleriyle, bu süreçteki çarpıklıkları gözler önüne seriyor.
Kesal, Kemal Güner’in seçim çalışmaları bağlamında günlük faaliyetlerini mizahi bir üslupla şöyle özetliyor:
“Çağlayan taraflarında bir düğün salonu… Bugün gittiğim üçüncü yemekli toplantı olacak. Öğleyin ameliyathane personeli Aykut’un mevlitli, dualı nişanı, ikindi vakti radyocunun kardeşinin cep telefonu dükkanının açılış kokteyli, akşam da il delegesi Şakir’in kızının nikah töreni… Şimdi de buradayım; bilmem nerenin yardımlaşma ve dayanışma derneğinin birinci geleneksel(!) yemeği. Buradan erken kalkabilirsem Muhtar Muharrem’in torununun sünnetine bile yetişebilirim.”
Belediye başkan aday adayları arasında öne çıkmak için, “Başgan” olarak kodladıkları Parti İl Başkanı’na ve “Bir Numara”ya yaranmak için türlü hilelere başvuran Kemal Güner’in trajikomik durumu, “Artık utanmıyorum galiba. Aday adayıyım çünkü…” sözleriyle dile getiriliyor. Güner’in bu siyasi serüveninin sonu, eski bir bakanın ortak bir arkadaşlarını ziyaretlerinde aktardığı “Ümit ederim, bizim için mazi olan sizin için istikbal olmasın!” sözüyle noktalanıyor.
Nasipse Adayız, yukarıda bazı örneklerini gördüğünüz üzere, mizah unsurlarıyla zenginleştirilmiş, akıcı bir şekilde okunabilen ve dolayısıyla hızla bitirilebilecek bir kitap olarak öne çıkıyor. Ancak, Peri Gazozu‘nun aksine, edebi bir tat bırakmadığını söylemek mümkündür. Bu durum, kurgunun ve özellikle karakterlerin işlenişindeki derinleşememe probleminden kaynaklanıyor. Anlatıcı başkan aday adayının günlük koşuşturması etrafında şekillenen roman, ne anlatıcının iç dünyasını ne de karşılaştığı bireylerin içsel mücadelelerini yeterince derinlemesine inceliyor. Sonuç olarak, gözlerimizin aşina olduğu ve sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan karakter prototipleriyle dolup taşıyor. Bu derinleşememe durumu, romanı sığlaştırıyor.
Kaynak: Taylan Kara – “Güzel” öykü nedir? Peri Gazozu, Ercan Kesal, Nihat Genç…
http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1231
İletişim Yayınları, 2015, 1. Basım
Ercan Kesal (1959 – )