featured

Dilini Koruyamayan Milletler Yok Olmaya Mahkumdur

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

[dropcap type=”letter”] T [/dropcap]

ürkçe, kırk asra uzanacak kökleriyle dünya üzerindeki en muazzam dildir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin dillerdendir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Türk dili, Türk milleti için mukaddes bir hazinedir. O eşsiz kültürünü dili sayesinde muhafaza edebilmiştir. Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar konuşulan tek bir dil vardır; o da Türkçedir.

Türk Dil Kurumu 12 Temmuz 1932’de bu kurulmuş, 26 Eylül 1933′de de Türk Dil Kurultayı toplanmıştır. Kurultaya çok sayıda bilim adamı, gazeteci, yazar, devlet adamı ve sanatçı katılır. Türkçenin gelişmesi, özleşmesi, zenginleşmesi yolunda Türk Dil Kurultaylarının çok önemli yeri vardır. Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül tarihi böylece Türk Dil Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Dil; insanlar arasında anlaşmayı sağlayan, kendisine özgü yasaları olan seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir. Gelişmiş bir iletişim aracıdır. Anlatma ve anlaşma dil ile sağlanır.
Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir. Dil canlı bir varlıktır, sosyal bir kurumdur.

turk dil bayrami

Dil, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir

Bir milletin dili; tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. Millet için gerekli olan her şey, dilde saklanır. Dil kültürün gelecek nesillere taşıyıcılığını yapar. Dil, milleti meydana getiren bireyler arasında ortak duygu ve düşünceler meydana getirir. Bir kültüre ait edebiyat dile dayanır. Bir şiirde, hikayede, romanda, tiyatroda, bize heyecan veren hisler, hayaller varlıklarını ve etkilerini dile borçludur.
Bir millet dili ile var olmaktadır. Dili olmayan bir millet yok olmaya mahkumdur. Bağımsızlıklarını kaybeden milletlerin dillerini koruyarak, yaşamlarını sürdürdüğünü tarih bizlere göstermiştir. Ancak dillerini kaybeden milletler ebediyetlerini sürdürememiştir. Bir ulusun dilini yitirdiğinde özgürlüğünü de yitireceği Göktürk Hakanı Bilge Kağan tarafından MS 732 yıllarında yazılmış olan Orhun Yazıtlarında da açıkça ifade edilmiştir.

[geo-post target=”true” id=”4657″ label=”Önerilen Yazı”]

Türk dili tarihi, çivi yazılı Sümer tabletlerindeki bazı kelimelerle ilk örneklerine rastlanan, coğrafya olarak Moğolistan ve Çin içlerinden Avrupa’nın ortalarına, Sibirya’dan Hindistan ve Kuzey Afrika sahasına kadar yayılmış olan Türk dilinin tarihidir.

Tarihte Türkçe ile ilgili en önemli ve ilk adımı Karamanoğlu Mehmet Bey atmıştır.1277 yılında bir karar almış ve bu kararını şu sözlerle bildirmiştir;
“Bugünden sonra divanda, dergahta, barigahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşulmaya.”


Ziya Gökalp’te Türkçe’nin ne kadar zengin bir dil olduğunu şu sözlerle vurgulamıştır;

[geo_alert style=”1″ color=”primary” ]”Her sözün arasan vardır Türkçesi”[/geo_alert]

Nihal Atsız’ın da dediği gibi: “Ordusunu kaybeden bir millet tehlikededir. İstiklâlini kaybeden millet korkunç bir felâkete düşmüştür. Dilini kaybeden milletse yok olmuş demektir.”


Milli bilincin ayakta kalabilmesi için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz. Türk milletindenim diyen her insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia edemez. Dilimizi korumak, sonsuza dek yaşatmak zorundayız. Bu milletimize olan borcumuzdur. Dilini koruyamamış milletler gibi olmamalıyız, dilimiz üzerinde daha çok durmalı ve çalışmalıyız. Unutmayalım ki; dilimiz yok olursa, bizler de yok oluruz.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

1
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Dilini Koruyamayan Milletler Yok Olmaya Mahkumdur

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!