Böcek Çocuk – M. G. Leonard, Darkus tuhaf, çok tuhaf, hatta Max amcasından bile tuhaf yeni komşusunun pantolon paçasından kocaman bir böcek düşünce gözlerine inanamadı. Dev bir kınkanatlı ve galiba Darkus’a bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Kitabın içeriğinden bahsetmeden önce kısaca kitabın ana karakterlerini tanıyalım;
Ana Karakterler

Bartholomew Cuttle:
Kum rengi saçlı masmavi gözlü bir baba oğlunun adı Darkus. 5 sene önce eşini kaybetmiş. Sakallı, belki unutkan, Doğa tarih müzesi bilim direktörü, 48 yaşında, Eşi öldükten sonra maddi sıkıntılar yaşayan bir adam. Yaşadığı yer İngiltere Londra.
Darkus Cuttle:
Bartholomew Cuttle’nin oğlu, 13 yaşında, 5 sene önce annesini kaybetmiş. Annesine ne kadar benzeş ede amcası onun huyunun babasına çektiğini düşünüyor. Annesinin adı Esme. Esmer tenli saçı ve gözü kapkara olan bir oğlan çocuğu. Babası ortadan kaybolduktan sonra 5 haftada 3 okul değiştiriyor. Amcası onu yetimhaneden aldıktan sonra King Ethelred Hall Lisesi’ne gönderiyor.
Maximiliam Cuttle:
Darkus’un amcası ve Arkeolog.
Luctetia Cutter:
Novak’ın annesi olan böcekleri öldürüp onların genetikleri ile oynayıp oyuncak bebek gibi odasının köşesine koymak isteyen kadın. (Kendisi de galiba bir böcek; çünkü Darkus daha önce onun insan bacakları yerine böceklerinkisi gibi ince ve uzun bacaklara sahip olduğunu söylemişti. Ardından kitapta bulunan Virgina karakteri de bunu onaylamıştı.)
Böcek Çocuk Eleştiri
Kitabı okurken çok beğendim. Darkus’un asla babasından ümit kesmemesi ve üç çocuğun beraber bir şekilde babasının yerini bulması gerçekten etkileyiciydi bence.
Aynı zamanda kitapta anlatılan Fabre projesi çok ilgimi çekti ve insanların DNA’larının hayvanlara aktarımı hakkında düşünmeye başladım. Çünkü kitapta şunu gördüm. Lucretia Cutter’ın evinde Darkus babasının sesini duymadan önce bir sürü vahşi ve tehlikeli böcek görmüştü. Darkus odanın ışıklarını yaktığında hepsi cama yapışmıştı ve o cam hayvanların ağırlığı ile yavaş yavaş, adım adım Darkus’a yaklaşıyordu. Ve Baxter’ın uyarısı ile odadan kaçarken Babasının sesini duymuştu.
Aynı zaman Darkus’un babası bay Bartholomew’ a da vahşi ve tehlikeli böcekler saldırmıştı ama yine aynı şekilde Darkus’un böceği Baxter, Berlolt’un böceği Newton, Novak’ın böceği Hepburn ve Virgina’nın böceği çok iyi kalpliydi. Onlara yardım etmişlerdi ve asla diğer böcekler gibi bir davranışta bulunmamışlardı. Halbuki hepsine insan DNA’ları aktarılmıştı. Bu konu beni fazlasıyla düşündürdü.
Çünkü insanlarında iyisi kötüsü olduğu gibi böceklerinde vardı. Ama Lucretia Cutter’ın böceklerinin bir kısmının kötü olmasının bence iki koşulu var ya Darkus’un babasının dediği Lucretia Cutter o böcekleri vahşileştirdi ve onlara gerekli olan bakımı sağlamadı yada gerçekten kötü insanların Dna’ larını taşıdılar. Ve bu projenin gerçekte hayattaki işlevini düşündüğümde azcık ürperdim.
Onun dışında kitabın arkasında olan Entolomoloji sözlüğü çok hoşuma gitti. DNA’ yı hep filimler de duyardım ama açılımının Deoksiribo Nükleik Asit olduğunu hiç duymamıştım ve de Koleoptera’nın kınkanatlılar bilimi olduğunu.
Kitabı türlü türlü nedenlerle çok beğendim ve beni çok düşündürdü, ama asla kitap hakkında negatif bir düşüncede bulunmadım.
Böcek Çocuk – M.G. Leonard’ın kitabını nasıl buldunuz? Herkese keyifli okumalar.