Selanik Alev Alev Kitabı İncelemesi
Okuduğum Ali Dilber imzalı ilk eser, ”İstanbul Falcısı”dır. Bu roman, yalnızca 70’li yıllardan gerçekçi bir kesit sunmakla kalmıyor, aynı zamanda içinde debelendiğimiz piyasa edebiyatı namlı çöplükte, iyi bir edebiyat örneği olarak benim için önemli bir yer ediniyordu. Romanın küçük kahramanı kambur Bekir’in ağzından dökülenler, o dönemin toplumsal yapısına dair derin bir bakış açısı sunuyor.
Ali Dilber’in okuduğum ikinci kitabı ise ”Selanik Alev Alev”. Roman olarak tanımlanmış olmasına rağmen, aslında kitabın alt başlığı gibi bir niteliğe sahip: “Selanik’ten İstanbul’a Gerçek Bir Göç Öyküsü.” Bu kitap, gerçek bir öykü çünkü Ali Dilber, annesi Zişan Hanım’dan dinlediği anılara dayanmaktadır. Balkan Savaşları’ndaki felaketlerden ve Birinci Dünya Savaşı’ndaki bozgundan sonra sahipsiz kalmış Osmanlı ahalisinin Anadolu’ya göçü, pek çok romana ve hikayeye ilham vermiştir. Ancak bu kitabı ilginç kılan, Zişan Hanım’ın babası Mustafa Çelebi’nin siyasi bağlarıdır. İttihat Terakki’nin daha sonra İzmir Suikastı’na karıştığı iddiasıyla idam edilen Maliye Nazırı Cavit Bey, Mustafa Çelebi’nin dayısıdır; Hasan Tahsin mahlasıyla “Hukuku Beşer” gazetesini çıkaran ve İzmir’deki ilk kurşunu atan Osman Nevres ise halasının oğludur.

Mustafa Çelebi ve kardeşleri, yangında her şeylerini kaybettikleri Selanik’ten İzmir’e “Kostaki” adlı bir gemiyle maceralı bir yolculuk yaparak ulaşmışlardır. İzmir’de Hisar Camisi’ne yakın eski bir tütün deposuna yerleşmişlerdir. Her göçmen ailede olduğu gibi, çocuklar ve yaşlılar dışındaki herkes, evin maddi yükünü hafifletmek için çeşitli işlerde çalışmaya başlamış ve İzmir’de tutunmanın yollarını aramışlardır.
Kitaptan öğrendiğimize göre, “beşik kertmesi” yoluyla evlenme geleneği Balkanlar’da oldukça yaygındır. Zişan Hanım da Akil Bey ve Mehpare Hanım’ın oğlu Muhtar ile Selanik’te “beşik kertmesi” yoluyla nişanlanmıştır. Ancak bu geleneğin getirdiği sorunlar, iki aile arasındaki uyumsuzluk ve Zişan ile Muhtar arasında oluşamayan sevgi ile örneklenmektedir. Balkanlar’da yaygın bir başka konu ise dini tarikatlar, mason locaları ve bunların müritleridir. “Melamilik” tarikatının merkezi Prizren olup, İzmir’de de bir kolunun bulunması ve bu tarikatın İzmir’in işgali sırasında Kuvayı Milliye’ye karşı Rumlarla birlikte hareket ettiğinin anlatılması, Cumhuriyet’e küfredenlerin köklerinin nerelerde olduğunu göstermesi açısından ilginçtir.
Kitap, dini farklılıklara rağmen Türkler ile Rumlar arasında yapılan evliliklerin, Rum gelinlerin müftülüklerde Müslüman olmaları yoluyla yürütüldüğüne dair örnekler sunarak, göçmen ailelerde çocukluktan itibaren başlayan dindarlığın kimliklerini koruma anlamı taşıdığını belirtmektedir. Aynı zamanda, Rum ve Yahudi ailelerle dostluk ve komşuluk ilişkilerinin sürdürülmesinin engel teşkil etmediğini de göstermektedir. Selaniklilerin Rumca ve Ladino kelime ve deyimlerini bolca kullandıkları, neredeyse tamamının Rumca bildiği ve mutfak kültürlerinden birbirlerine katkıda bulundukları anlaşılmaktadır. Çelebi ailesinin Selanik’te bildikleri “boyoz”u İzmir’de bulduklarındaki sevinçleri bunun bir örneğidir.
”Selanik Alev Alev”, göçü yaşamamış olanlara bilgi vermek, göç üzerine düşünmelerini sağlamak, göç etmiş olanların anılarını canlandırmak ve işgal öncesi ile işgal sırasındaki İzmir’i anlamak açısından kolay okunur bir kaynaktır.
Ozan Yayıncılık, 2013, 1.Basım
Ali Dilber (1939 – )