featured
  1. Yazılar
  2. Blog
  3. İstanbul’un Derin Kökleri ve Unutma Teması

İstanbul’un Derin Kökleri ve Unutma Teması

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul’un Derin Kökleri

İstanbul'un Derin Kökleri

İstanbul, her köşesinde, her camide ve her insanın hikâyesinde, yer altına uzanan kökleri barındıran bir şehirdir. Bu kökler, yerin derinliklerine inen çok başlı, çok köklü bir varlık gibi görünür. Şehirdeki tarih katmanları, üst üste binmiş ya da iç içe geçmiş durumdadır. İnsanların geçmişi, zamansızlık içinde kaybolmuş gibidir; geçmişe yetişmek neredeyse imkânsızdır. Her şey değişmiş, gökyüzü bile bu değişimden etkilenmiştir.

Uygarlık, durmaksızın ilerleyen bir çizgi olarak karşımıza çıkar. Bu çizgi, ardında bıraktığı her şeyi yıkar, her şeyi yağmalar. Ancak bu yıkımın ötesinde, ‘abis’e, yani dipsiz kuyuya atılan her şey, bir unutma eylemidir. Unutmak, zamansızlığa uğratılan insanın bir özelliğidir; o dipsiz kuyuya atılan her taş, unutulmuş bir anıya dönüşür. Bu taşlar birikerek, adil olmayan her şeyin doğal kabul edildiği bir dünyayı, kanlı bir panayır alanına dönüştürür. Böylece sakat bırakılmış bir ‘biz-halk’ ortaya çıkar.

Anlatıcı, oğlunu işkencede kaybetmiş, delirmenin eşiğinde, belki de çoktan delirmiş bir annedir. İstanbul’daki en eski Yunan sütunu, üç yılanın birbirine dolanmasından oluşan bir sarmal olan “Üç Başlı Ejderha” artık hayatının pusulası olmuştur. Bu sembol, metnin sonunda ne anlama geldiğini anladığımız kalp üzerindeki varak ile birlikte, unutmanın ve hatırlamanın çatışmasını temsil eder. O, tek unutmayan, gayya kuyusundaki taşları birer birer yukarı çeken bir figürdür.

Bir kentin tarih boyunca nasıl çiğnendiğinin, yağmalandığının, yas ve kin biriktirdiğinin simgesi olarak “Üç Başlı Ejderha”, Sultanahmet Meydanı’ndan kente gözünü dikmiştir. Taşına taşına, budana budana ve başı koparıla koparıla, sadece 5 metrelik bir kısmı ayakta kalabilmiştir. Roma’dan Bizans’a, Fatih’ten günümüz Türkiye’sine kadar her dönem, bu coğrafyanın hem insanına hem de doğasına büyük zarar vermiştir. Talan ve katliamlar ise hiç hız kesmeden devam etmiştir; bu süreç, hafızasızlaştırma ile el ele gitmiştir.

Metnin sonunda, anlatıcının kalbinde taşıdığı bir varak ortaya çıkar. Bu, hiçbir şeyi unutmayan bir karakterin içindeki bir gazete kupürüdür. Oğlunun ölümüyle ilgili bir haber zannedebilirsiniz, ancak aslında Maraş Davası tutanaklarından bir parça, ailesinden altı kişinin katledilişine tanıklık eden Leyla Ünver’in ifadesidir. Bu ifade, donuk bir şapşallıkla çevrilmeye çalışılan kısa metnin son sayfasında karşımıza dikilir.

“Üç Başlı Ejderha”, unutmamayı salık veren ve günümüzün sakatlanmış insanını gözler önüne seren bir eser olarak öne çıkar. Leylâ Erbil’i okumak, onun çok katmanlı yazınında kaybolmak ve sonunda anlamaya çalışmak eşsiz bir deneyimdir. Eser, sadece “Üç Başlı Ejderha” ile değil, aynı zamanda “Bir Kötülük Denemesi” ile de derin bir inceleme sunar.

İş Bankası Kültür Yayınları, 2012 (1. Basım)
Leylâ Erbil (1931 – 2013)

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
İstanbul’un Derin Kökleri ve Unutma Teması
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.