Geçmişe bakarak geleceği görmek…
Dünya yuvarlaktır. Dönmeyi bilmeyen düşer. Cümlesi ile başlıyordu 2050 ve nasıl dönmeli -tabii fiziken değil- anlatıyor. Dünden bugüne savaşlara sebep olan dürtünün korku olduğunu ve bunun nihayetinin olmayıp ülkelerin coğrafi şartlarına göre her zaman bu korku içinde olacağını.. Geçmişte ki savaşlara bakarak gelecekte ne gibi savaşlar olacağını ve kimlerin kazanacağını tarihî mantıkla tahmin ediyor.
İbn Haldun “Coğrafya kaderdir” derken melankoliye sürüklenmek yerine müthiş bir realite olduğunu müşahede etmenin yanında: Devletlerin şu an izlemiş olduğu stratejilerin ne gibi sebeplere dayandığını hangi olası hesaplarla yol çizdiklerini anlatıyor. Önümüzdeki 40 yılda hangi teknolojik gelişmeler yaşanacak? Dünya nüfusunun -istatiki verilerle- nasıl değişeceğini?
Kitap, Türk Okura diye girişinden de anlaşılacağı üzere en çok üzerinde durduğu; Türkiye’nin süpergüçlüğe nasıl soyunacağı? gibi bir çok soruya yanıt veriliyor.
Kapalı kalan bir pencereyi daha açıyor dünyaya bakışınızda, orada olan ama daha önce perdesini sıyırıp da dünyayı öyle temaşa etmediğiniz bir pencere.
Asrın Süper Güçleri
Asrımızın süper güçlerinin kim olacağından ziyade, hangi ülkelerin coğrafi baskılara maruz kalıp korkularını yenmek için askeri güç toplayacağını anlatıyor.
Takriben belirlenen ölçülere uyan dört ülke olduğu, bunlar ise: Amerika, Rusya, Türkiye ve Japonya’dır. Yazar bu ülkeleri ayrıntıları ile inceliyor.

Nasıl ki Wright kardeşlerin 1903 yılında uçmanın mümkün olduğunu ispatlarından sadece 30 sene sonra, tek bir nükleer bomba taşıyan bir uçağın, bin savaş gemisinden ve ağır tankların taşıdığı yüz bin askerden daha kuvvetli olduğunu ortaya çıktı. Kendi başarısız denemelerinden sadece 100 sene sonra birinin atmosfer dışına çıkmaya çalışacağını veya uçmanın dünyayı ne şekilde değiştireceğini hayal bile edemezlerdi.
Elbette, o uçuşlar havacılık tarihine girdi ve uçuşun ilki Orville’in sabah uçuştu ki sadece 12 saniyede saatte 11 km hızla giderek 37 metre uçtu. Yüksekliği ise toprağın hemen üzeriydi. Aynı şekilde, bugün elimizde bulunan kablosuz teknolojiler Wright kardeşlerin ilk 12 saniyesidir.
2050’de ayrıca anlatılan Dört Boyut Teorisinin yukarıda bahsi geçen kısım dördüncü boyut idi ve bunun teknolojilerinden de bahsediyor. 2011 de basılmış ve bugüne dek o teknolojilerin adımlarının atıldığını müşahede ettik.
Işık tutulan bazı teknolojiler
- Antigrative (İtişim)
- Işık Hızı
- Gelecekte enerji Kaynakları
- Uzayda Güneş Kolektörleri
Lahika olarak yine de gerçek, büyük ihtimalle hayal gücünü aşacak.
Kitaptaki 5 temel bölüm:
- Tarihsel Mantık
- Arka Plandaki Genel Eğilimler
- 21. Yüzyılda Süper Güçlerin Anlaşmazlıkları
- 21. Yüzyılda Ortadoğu Jeopolitiği
- 21. Yüzyılda İsrail jeopolitiği
İşte her birini okuduğunuzda şu an ki politikaların neden, ne sebeple böyle olduklarını en basitinden Suriye’de neden savaş var, İsrail Filistin’e saldırıyor neden o kadar İslam devleti müdahale etmiyor, çıkarları ne? Gibi sualleri cevap bulacağınız bir eser.
Bir yeri de yok mu şöyle sıkıldım dediğin? Eh var da herkes için bu aynı olamaz tabii, bir başkasının ilgi alanı olabilir, benim için son bölümdü yani İsrail’in Kenanlıların soyundan gelişinden, itibaren başlayıp teferruatına dalıp uzatılmış olması.
“Uzun vadeli düşünce insanı hata yapmaktan tabii ki alıkoymaz, ama insanın içinde bulunduğu dünyayı anlaması, kişileri istenmeyen çukurlara düşmekten kurtarabilir. Daha da önemlisi, bir daha ele geçmeyecek olanakları yakalamalarını sağlayabilir.”
Evet belki durum bu kitapta anlatılanlara hiç benzemeyecek. Ancak güçler arasında ki ilişkilerin burada anlatıldığı şekilde coğrafi sınırlamalara göre gelişeceğinden emin olabilirsiniz.
Prof. Dr. David Passig
Şuna da emin olabilirsiniz ki en az aşağıdaki yazılar kadar müstefit olacağınız bir kitap 2050… İstifadeli okumalar.
Okuduğunuz için teşekkürler!