featured
  1. Yazılar
  2. Blog
  3. Tuhaf Bir Kadın – Leylâ Erbil

Tuhaf Bir Kadın – Leylâ Erbil

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

‘Kız’, ‘Baba’, ‘Ana’ ve ‘Kadın’ başlıklı dört bölümden oluşan ‘Tuhaf Bir Kadın’, Leylâ Erbil’in 1971 yılında yayımlanan ve tamamlayamadığı ilk romanıdır. Romanın ismi, tuhaf bir kadının hikayesini okuyacağınızı işaret etse de, aslında kadın kimliğinin hem birey olarak kadının kendisi hem de çevresi tarafından nasıl algılandığını ele alır. Türk solunun halkla olan sürekli gerilimi, halkı bilinçlendirme çabalarındaki eksiklikler ve Onbeşler’in (Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı) trajik sonuna kadar birçok konuyu eleştirel bir bakış açısıyla işler.

Okura önce isimsiz bir ‘Kız’ ile tanıştırır Leylâ Erbil. Bu bölüm, ‘Sevgili günlük’ gibi girişlerle ve tarih çentiği olmaksızın, adeta bir günlüğü andırır. Şiir yazan bir üniversite öğrencisinin gözünden, evlilik kurumu, ataerkil aile yapısı ve onun bekaret bekçileri olan anneler, kendisine ‘Şaire’ diye hitap eden erkek egemen sanat çevresi ve bu çevrenin ahlaki tutumları keskin bir dille eleştirilir. Bu bölümde, okumuş-yazmış kesimdeki insan ilişkileri oldukça keskin okların hedefi haline gelir.

İkinci bölümde ise, ölüm döşeğindeki denizci bir ‘Baba’ ile karşılaşırız. Bu bölümde, bilinç akışı tekniği ve monologlar aracılığıyla babanın iç sesini ve zaman zaman sayıklamalarını duyarız. Babadan Nermin ismini alacak olan ‘Kız’, bu bölümde babanın gözünden yansıtılır. Ölümü bekleyen bu baba, sol görüşünü sorgularken, ‘insanları sevmeme’ (misanthropy) duygusunu yansıtır. Aynı zamanda bu bölümde, Karadeniz ağzıyla oluşturulmuş bir dilin tadı, okuyucu üzerinde kalıcı bir etki bırakırken, Onbeşler katline yapılan göndermeler de oldukça çarpıcıdır. Babasının denizci ağabeyi ile tanıştığı Mustafa Suphi’nin öldürülüşü, babanın zihninde sürekli bir saplantı haline gelir ve bu durumu, ‘Suphi’yi kim öldürdü?’ sorusu etrafında döner. Leylâ Erbil, edebiyatımızda pek fazla rastlanmayan bir biçimde, Onbeşlerin katline dair yeni bulguları romanının her yeni baskısına ekleyerek okura sunar.

Üçüncü bölümde, biraz daha büyümüş ve evli bir Nermin, anlatıcı koltuğuna oturur. Anlattıklarıyla, olanların gerçek değil de, Elias Canetti’nin ‘Körleşme’ eserine bir selam niteliğinde, zihindeki dünyada cereyan ettiğini hissedersiniz. Ölen babanın cenazesinin ardından toplanan muhafazakar bir aile, Lenin’in duvarda asılı fotoğrafının yırtılmasından Nermin’in kılıç darbeleriyle doğranmasına kadar giden zihinsel bir yolculuğa çıkar. ‘Ana’ bölümünde ise yine çarpıcı bir şekilde işlenecek ve eleştirilecek konuların – sol ve halk arasındaki geniş açı, halka bilinç aşılama – tohumları ustalıkla ekilir.

Son bölümde ise ‘Kadın’ kavramı yeniden ele alınır. Bu bölüm, 3. tekil anlatıcıyla başlar ve bilinç akışıyla devam eder. Nermin, solun kitleselleşmesi gerekliliğine olan inancıyla birlikte, halkı bilinçlendirme hayaliyle bir gecekondu bölgesine taşınır eşiyle. Ancak yazının başında bahsettiğim Türk solunun halkı bilinçlendirme çabaları onu gülünç duruma sokar; halkıyla bir türlü bütünleşemez. Nihayetinde, Leylâ Erbil, Nermin’i aynanın karşısına yerleştirir.

Sonuç olarak, Leylâ Erbil ile bu denli geç tanıştığım için hayıflanıyor ve ‘Tuhaf Bir Kadın’‘ın bu yıl okuduğum en etkileyici ve karşılaştığım en ‘tuhaf’ romanlardan biri olduğunu vurgulamak istiyorum.

Tuhaf Bir Kadın - Leylâ Erbil

İş Bankası Kültür Yayınları, 2011

Leylâ Erbil (1931 – 2013)

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Tuhaf Bir Kadın – Leylâ Erbil
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.