Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız Ölüm, Latife Tekin’in 1983 yılında kaleme aldığı ilk romanıdır. Yazar, dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte köyden İstanbul’a göç etmiş ve bu deneyim, romanın temasını büyük ölçüde etkilemiştir. Romanın baş karakteri Dirmit de ailesiyle birlikte büyük kente göç eder. Bu süreçte, aile fertleri hem iş bulmaya çalışırken hem de yoksullukla mücadele ederken, aynı zamanda duygusal ve kültürel bir savrulma yaşamaktadırlar.
Roman, göç ve kent yaşamının zorluklarını işlerken, aile içindeki hurafeler, cinler ve periler gibi unsurlar da ailenin dinamiklerini belirler. Yazarın ustalığı, her ne kadar diğer eserlerini henüz okumamış olsam da, Sevgili Arsız Ölüm adlı bu ilk romanın oldukça etkileyici bir şekilde yazıldığını gösteriyor. Akıcılığı ve sürükleyiciliği sayesinde, kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Okurken, Yaşar Kemal’in İnce Mehmed‘ini okuduğumdaki derin duygulara kapıldım; zira romanda destansı bir anlatım tarzı hâkim.
Latife Tekin’in diğer eserleri şunlardır:
- Berci Kristin Çöp Masalları
- Gece Dersleri
- Buzdan Kılıçlar
- Aşk İşaretleri
- Ormanda Ölüm Yokmuş
- Unutma Bahçesi (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2006 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü)
- Muinar
Bazı yazarların eserlerini arka arkaya okumak, beni hep cezbetmiştir. İlk romanı bu denli etkileyici olan Latife Tekin’in diğer eserlerini de merakla bekliyorum, kesinlikle okumalıyım.
Daha önce farklı yayınevleri tarafından birçok kez basılan bu romanın, elimdeki İletişim Yayınları tarafından 2013 yılında yayımlanan ilk baskısı 240 sayfa uzunluğundadır.
Keyifli okumalar…
Kitaptan Alıntılar:
Dirmit, başını cama dayayıp sessizce tulumbanın kuyruğunu sallamasını, ağzını aya dikip ulumasını izledi. Seyrede seyrede yüreği taş gibi oldu. Usulca kalkıp bahçeye indi. Tulumbanın başına başını dayadı. Bir tulumba ağladı, bir o ağladı. Onlar ağlarken ay, tarlaların üstüne düşüp parçalandı, yıldızlar söndü. (s.70)
Dirmit, Mahmut’un gitarının, boyalı çamurun ve radyonun sonuna uğramasından sonra, annesiyle ilgili yepyeni bir şey keşfetti. Eline hiçbir şey almadan kendini verecek bir şey bulursa, Atiye’nin dilinden kurtulabileceğini anladı. Günlerce Atiye’yi kendisinden şüpheye düşürmeyecek bir şey aradı. Sonunda hem kendini Atiye’ye iyi göstermenin hem de evde annesinin dizinin dibinde oturup gönlünü gezdirmenin bir yolunu buldu. Şiir yazmaya karar verdi. (s.178)
Dirmit, o günden sonra hep sözcüklerden bir yorgana sarındı. Sözcüklerden bir yatağın üstünde uyudu. Sözcüklerden yapılma bir sandalyenin üstünde oturdu. (s.179)