Hayal Gücünün Peşinde: Sevgi Soysal
Sevgi Soysal’ı yüksek bir tepede tahayyül ediyorum. 70’lerin başları… Güneşli bir öğle vakti… Gözlerini kısarak Ankara’nın Yenişehir semtine bakıyor ve birbirinden farklı karakterlerin öykülerini, birinin bittiği yerden diğerini başlatarak ustaca anlatmaya koyuluyor. Tezgahtar Ahmet, sevgilisi Şükran, emekli öğretmen Hatice Hanım, mirasyedi Necip Bey, banka memuru Mehtap, ‘girişimci’ Güngör, hukuk profesörü Salih Bey, eşi ‘Cumhuriyet kızı’ Mevhibe Hanım, kızları Olcay, oğulları Doğan, Doğan’ın arkadaşı, Olcay’ın sevgilisi, hukuk öğrencisi, solcu ve yoksul Ali, ayakkabı boyacısı Necmi, hayat kadını Aysel ve kapıcı Mevlüt… Bu farklı karakterler aracılığıyla, insanın doğduğu sınıfın onun karakterini, benliğini ve davranış kalıplarını nasıl şekillendirdiğini, sınıfsal bağlarından kopamayan bireylerin içinde sıkışıp kaldıkları labirentleri, yaşadıkları bocalamaları ve ikiyüzlülüklerini öyle ustaca işliyor ki Sevgi Soysal.
Ve o meşhur ‘her an oluşan, değişen şeyleri görmeyenlerin sezmediği, sanki büyük bir gürültüyle devrilecekmişcesine sallanan kavak‘… Fonda hep onun ve onun tedirginliklerinin yankısı var. Neyin metaforu bu kavak diye sorup duruyorum kendime, zihnimi yoruyorum sürekli. Devrilmesi, kendisini kökünden kurutan yozlaşmayı, her yanıyla çürümüş sistemi, kendisiyle birlikte ortadan kaldırabilecek midir? Düşüşü, böyle gelmiş böyle de giden devranda bir yarılma, Yenişehir’deki öğle vaktinin her günün temsili yeknesaklığında bir kırılma, insanlarda bir farkındalık yaratabilecek midir? Oysa kavağı neyin, daha doğrusu kimin üstüne yıkıyor Sevgi Soysal? Kafamda tüm naifliğimle kurduğum metafor da kavağın altında kalıyor.
Ne kadar zaman geçmiş “Yenişehir’de Bir Öğle Vakti”ni okuyalı? O günlerde okuduklarım hakkında – bırakın başkasına, kendime bile – doğru düzgün bir kelam edemediğim zamanlardı. Şimdi hafızamda kalmış kırıntılarla bugün düşündüklerimi karşılaştırdığımda, Tezer Özlü’nün kalemiyle “özgürlüğün, bağımsızlığın, aydınlık düşüncenin, mutluluğun yollarını açıp gösteren” Sevgi Soysal’ı şimdi çok daha net görüyorum. Yenişehir’de göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir öğlen, devrildi devrilecek çürümüş kavak, ‘sol memenin altındaki cevahir’de çok daha görünür bir iz bırakıyor.
İletişim Yayınları, 2007 (5. Basım)
Sevgi Soysal (1936 – 1976)