featured
  1. Yazılar
  2. Kitap İnceleme
  3. Selçuk Baran’ın Öykülerinde Kadın ve Mekan İlişkisi

Selçuk Baran’ın Öykülerinde Kadın ve Mekan İlişkisi

Selçuk Baran'ın öykülerinde kadın ve mekan ilişkisini derinlemesine keşfedin. Kadın karakterlerin mekânlarla olan bağları, toplumsal ve bireysel kimliklerini nasıl şekillendiriyor? Eşsiz bir edebi yolculuğa çıkın.

service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir dönem yüksek lisans tezim üzerinde çalışmayı planlıyordum; Selçuk Baran’ın öykülerinde karakter-mekan ilişkisini derinlemesine incelemek için öyküleri iki kez okudum. Bu süreçte Lefebvre, Lyotard gibi düşünürlerin eserlerine yoğunlaştım ve kapsamlı bir araştırma yaptım. Ancak, akademik dünyanın zorlukları akıl sağlığımı tehdit edince tezi bir kenara bırakmaya karar verdim. Akademi, çoğu zaman sıkıcı ve içinden çıkılmaz bir dünya haline geliyor. Baran’ın kadın karakterlerinin evleriyle kurdukları derin bağlar, onlardan kurtulma özlemi ile evden kaçma isteği arasında çeşitlilik gösteriyor. Bu karmaşık ilişkileri anlamak için okuduğum metinler, ekonomik sorunlardan aile içindeki iktidar mücadelelerine kadar pek çok konuyu içermekte.

Kitap, Ayşen Akpınar, Gönül Bakay ve Handan Dedehayır tarafından derlenmiş. Üç bölümden oluşuyor: “Yoktan Var Eden Kadınlar”, “Mekanın Sınırladığı Kadınlar” ve “Kadın Hallerinden Yansımalar”. Ne yazık ki, kitabın baskısı yok; Turkuvaz’ın da bu önemli metinleri tekrar basacağını sanmıyorum. El değiştirdikten sonra, farklı alanlara yöneldiler ve bu tür eserlerle ilgilenmeyeceklerini düşünüyorum. Fakat internette bu kitabı bulmak isteyenler için fiyatları 50 TL’den başlıyor. Başlangıçta Aydın Boysan’ın dikkat çekici bir yazısı var. “Hanımlarla ilgili konuların, birkaç sayfaya, birkaç saate, hatta birkaç kitaba sığması olanak dışındadır.” (s. 10)

Derleyenlerin sunuş yazısına göre, mekanın yapısı üzerine kafa yoran düşünürlerin ortaya koyduklarına dayanarak, mekanın toplumsal ilişkiler tarafından şekillendirildiğini vurguluyorlar. Kitabın temel amacı, bu ilişkilerin biçimlerini ortaya koymak. Mekan ve zaman, toplumu düzenler, bir araya getirir veya ayrıştırır; kim olduğumuzu belirleyen birçok çerçeve çizeriz. Harvey’den yapılan bir alıntı bu konuyu destekliyor. Kitaptaki makalelerin çoğu akademisyenler tarafından yazılmış, ayrıca akademik olmayan araştırmacılar da katkı sunmuş. Uzmanlık alanlarının çeşitliliği, geniş bir inceleme yelpazesi sunmuş.

Kitapta Osmanlı döneminde kadınların günlük yaşamlarından, günümüzdeki bir köyün kadınlarının ekonomik durumlarına kadar birçok inceleme yer alıyor. Tabii ki, üslup ve araştırma niteliği açısından bazı makalelerde istatistiksel bilgilerle boğulurken, bazılarında ise sihirli bir dünyaya adım atıyor gibiyiz. Örneğin, Ayşen Akpınar’ın “Kadınların Varlık Alanlarına Yolculuk” adlı makalesi, kadınların mekandaki varoluş öyküsünü derinlemesine inceliyor. Bireysel kimliğin gelişimi ile mekanların inşası ve kullanımı arasındaki ilişki zamanla değişiyor. Akpınar, Anadolu’da yaptığı uzun yolculuklar sırasında birçok hikaye dinlemiş ve mekanın kullanımına dair zengin bir veri havuzu oluşturmuş. Aile yapısının mekana etkisi ve geçim kaynaklarının biçimleyici özellikleri üzerine kapsamlı bilgiler sunuyor. Örneğin, mutfakların aile içindeki sosyalleşmenin odak noktası olduğunu vurguluyor; bu nedenle mutfakların geniş tasarlandığını ve ihtiyaçlara göre bahçe veya avluya taşınabildiğini belirtiyor. Dini inançlar, kadınların evin bazı bölümlerine girememe yasağı getirmiş; ayın belirli günlerinde kadınlar “kirli” sayılarak dini toplantılara katılmamışlar. Mutfaklara haram yiyecek sokulması yasakmış ve bazı odalara ayakkabıyla veya belirli nesnelerle girilmesine izin verilmemiş.

Lâle Aytaman‘ın makalesi de oldukça dikkat çekici. Aytaman, Ankara ve Boğaziçi üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak görev almış ve 1991-1995 yılları arasında Muğla valisi olarak bulunmuş. Muğla’daki kadınların ve Türkiye’nin ilk kadın valisi olarak yaşadığı deneyimleri paylaşıyor. “Vali Bey” veya “Valiye Hanım” şeklinde hitap ederlermiş; erkeklerin bu duruma alışması oldukça zor olmuş. Aytaman’ın Muğla izlenimleri oldukça canlı ve etkileyici. Kadınlar, saçlarına çiçekler takarak dolaşır, evlerini pırıl pırıl tutarlarmış. Saburhaneli kadınlar avlularını ortak bir çalışma alanı haline getirip imece usulü üretime geçerek kıyafet dikerlermiş. Aytaman, erkeklerin nerede olduğunu sorduğunda, “Yemek zamanı geldiğinde erzak getirdikleri” yanıtını almış. Mevsimlere göre eğlenceleri ve gezi alanları değişirmiş; coğrafyanın sunduğu tüm nimetlerden yararlanırlarmış. Aytaman, Tayland’da gördüğü el dokumalarının benzerlerini Muğla’da üretmeyi başarmış ve yüzlerce kadını iş sahibi yapmış. Ancak, o atölyelere ve imalathanelere ne olduğunu kim bilir.

İnci Delemen‘in makalesinde ise Antik Yunan döneminde yaşayan kadınların, Ege kıyılarında kentlerin tasarımında aktif rol aldıkları anlatılıyor. Plancia Magna ve Perge gibi yerlerde kadın mimarların ve planlamacıların çalıştığına dair bilgiler sunuluyor. “MS 3. yüzyılda Ephesos’un varlıklı kadınları, imar faaliyetlerinde bağımsız hareket edebilir hale gelirler: Bağışlarını kendi adlarına gerçekleştirir ve erkek bağışçılar gibi kent tarafından onurlandırılırlar.” (s. 56)

Selçuk Baran'ın Öykülerinde Kadın ve Mekan İlişkisi

Neslihan Türkün Dostoğlu‘nun makalesi Osmanlı dönemine odaklanıyor ve Cumalıkızık’taki kadınların yaşamına dair bilgiler veriyor. Ancak, kadınların kahvehane çevresinde yalnız görülmeleri hoş karşılanmadığı için garip yasaklar ortaya çıkmış. “Geleneksel İslam kentlerinde kadının varlığı her zaman arka planda hissedilir, ancak asla yönlendirici olmaz. Mahalleler ve konutlar kadına ve ailenin iç dünyasına aitken, kent ve kentteki irade erkeğindir.” (s. 65) Başka bir makalede ise sanatsal faaliyetlerde bulunan kadınların ürettikleri eserler üzerinde duruluyor; örneğin kilim dokuyan kadınlar, ruh hallerini desenlerle ifade edebiliyorlar. Ne yazık ki, erkek egemen dünya duyguların ifade edilmesine engel oluyor. “Yandım alamadım” olarak adlandırılan bir hasır türü Elazığ çevresinde dokunuyor; bu dokuma, bölgeden bölgeye değişen desenler ve anlamlarla büyük bir kültürel zenginlik ortaya çıkarıyor. Ancak, bu durumun sona ermesi dileğiyle, erkek egemen sistemin ortadan kalkmasını umuyoruz.

Osmanlı dönemine dair bir nokta ile sonlandırayım. Hesiodos, hamam kültürünü anlatıyor; o döneme ait bir gelenek. Düğün günü damat ve gelin, tanrı ve tanrıçalar için kurban keserken, gelin çocukluğuna dair eşyalarını yakarmış, bu bir arınma ya da erginlik ayini gibi. Hamamın iki işlevi var gibi görünüyor; bir yandan sembolik arınma, diğer yandan fiziksel bir arınma söz konusu. Romalılar bu kültürü geliştiriyor; su yolları ve sıcak su kaynakları hamam sayısını artırıyor. Günün belirli saatlerinde erkekler hamamlardan faydalanırken, geri kalan zaman kadınların kullanımına açılıyor; bu günümüz belediye havuzlarının bir benzeri. Ancak daha sonraki dönemlerde, kadınlar ve erkekler birlikte yıkanmaya başlamış, fakat MS 2. yüzyılın başında bu uygulama yasaklanmış. Bizde ise bu kültür, özellikle Mimar Sinan’ın inşa ettiği göz alıcı hamamlarla devam ediyor; insanlar her hafta hamama giderlermiş. Osmanlı insanının hamam deneyimlerine dair ayrıntılı bilgiler veriliyor; yabancı seyyahların izlenimlerine de yer veriliyor, Batılı ressamların hamam görüntülerini resmetmelerine dair küçük bir bölüm var. İlgimi çeken bir husus, kadınların hamamlarda erkek taklidi yaparak erkeklerle dalga geçtikleri; “hamamiye” denilen şiirler, maniler ve şarkılar söyledikleri. Adile Naşit’in hamamdaki atışma sahnelerinde söylediği şey de muhtemelen hamamiye.

Sonuç olarak, Derya Deniz isimli kitap, kadınların çağlar boyunca var olma mücadelelerini ve erkeklerin onları kabul etmeleri için verdikleri çabayı anlatan pek çok makale içeriyor. Bu eseri okuyanlar, kadınların tarih boyunca süregelen mücadelelerine dair derinlemesine bilgi sahibi olacaklardır. İyi okumalar!

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Selçuk Baran’ın Öykülerinde Kadın ve Mekan İlişkisi
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.