Sait Faik: Biyografi ve Eserleri Üzerine
Yaşamını ve eserlerini merak ettiğim yazarlar arasında Sait Faik Abasıyanık, her zaman ön sıralarda yer almıştır. Biyografisinin yayımlandığını öğrenir öğrenmez, heyecanla kitabı aldım ve okumaya başladım.
Güven Taneri Uluköse tarafından kaleme alınan ”Sait Faik” biyografisi, Cinius Yayınları tarafından Mayıs 2014’te yayımlanmış olup toplamda 235 sayfadan oluşmaktadır.

Yazarın yaşam öyküsü – İstanbul Lisesi’ndeki ve Bursa Lisesi’ndeki yılları, son dönemleri – detaylı bir şekilde anlatılırken, hikayeciliği de üç farklı döneme ayrılmıştır. Kitapta, Sait Faik’in yazdığı öykülerden alıntılar yapılması, okuduğumuz öyküleri hatırlamak açısından oldukça faydalı. Aynı zamanda Sait Faik’in yaşamından kesitler taşıyan bu alıntılar, hangi dönemde ve hangi etkiler altında öykülerini kaleme aldığını anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Sait Faik’in sade, fakat bir o kadar da etkili anlatım tarzına her zaman hayranlık duymuşumdur. Biyografisini okurken, ailesinin maddi desteğiyle geçim kaygısı taşımadan İstanbul’u adım adım dolaşarak, halkın içinden insanlarla dostluk kurarken onları nasıl derinlemesine gözlemlediğini ve bu gözlemlerinin öykülerine nasıl zemin sağladığını daha iyi anlıyoruz.
Yazarın vasiyeti doğrultusunda, malvarlığı ve eserlerinin telif hakları Darüşşafaka Cemiyeti’ne devredilmiştir. Bu nedenle, her yıl Sait Faik Hikaye Armağanı verilmektedir.
Kitaptan Alıntılar:
Yazar, 11 Kasım 1948 tarihinde romanla ilgili olarak Akşam Gazetesi’ne şu açıklamayı yapmıştır:
”Medarı Maişet adlı hikaye kitabımı yayımlamıştım. Hayatı tozpembe görmüyorum diye mahkeme masrafı ödedim. Üzüntüsü de cabası! Kahramanlarım, rahat etmek için hapse giriyor. Bütün sebep bu!” (s.33)
Sait Faik, üretici güçler, üretim ilişkileri, toplumsal sınıflar ve sınıf savaşımı konularında uzun uzun düşünmüş, ancak bilimsel eserler okumuş bir yazar değildir; gerçekçiliği, beş duyu gerçekçiliğidir. Yaşamın zevkini ve lezzetini, fakir insanların daha iyi bildiğine inanır. (s.57)
Sait Faik demek; sabahın ilk ışıkları, martı çığlıkları, balıkçılar ve kısacası İstanbul ile Burgazada demektir. Böyle bir tanım, 200’ü aşkın öyküsü olan bir yazarı, 20-30 öyküyle sınırlamak demektir. Bütün öykülerinin okunmasıyla, Sait Faik’in bir mozaik kadar renkli, bir çiçek dürbünü zenginliğinde olduğu görülecektir. (s.99)