Tutunamayanlar Kitabından Alıntılar

Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesi

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

12 Ekim 1934’de dünyaya gelen Oğuz Atay’ın pek bilinmeyen yönleri ile birlikte hayat hikayesini sizler için derledik. İşte Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesi

12 Ekim 1934 İnebolu’da doğan Oğuz Atay, çocukluk yıllarında tiyatro ve resimle ilgilendi. İçe kapanık bir çocukluk dönemi geçiren Atay dış dünyada gördüğü her şeyi karikatürize etti. 57’ de Ankara’da askerliğini yaptığı sırada Vüsat O. Bener’le tanıştı. Pazar Postasında yazmaya başladı.

Bu sayede; Turgut Uyar, İlhan Berk, Cemal Süreya, Ülkü Tamer ve Atilla İlhan gibi ünlü isimlerle tanıştı. İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirip Yıldız Teknik Üniversite’sinde öğretim üyesi olmuştur. 1961 yılında Fikriye Atay ile 6 yıllık bir evlilik yapmıştır, bu evlilikten bir de çocukları olmuştur.

İnsanları anlamak mı zordur, anlatmak mı? Kelimeler bazı anlamlara gelmeyebilir mi ? Peki ya sen Olric, hala orada mısın, yoksa sen de herkes gibi terk mi ettin bizi?❞  ‘Ben, yaşarken unutulmuş biriyim…

Oğuz Atay

1971 yılında ise hepimizin göz bebeği olan Tutunamayanları yazdı fakat şu anda gördüğü ilgiyi göremedi. Zaten kendisi de hep demez miydi ‘Ben yaşarken unutulmuş biriyim..’ diye.. Uzun süre kitabı yayınlatamadı çünkü kimse basmak istemedi. Umutlarının toz duman olduğu bir sırada bir kapı açıldı. Hayati Asıl Yazıcı’nın Tutunamayanları basmak için aradığında Oğuz Atay, şaşırıp kaldı…

Bu nasıl olur, ben kaç aydır basmak için uğraşıyorum ama kimse basmak istemiyor emin misiniz diye sordu, Atay. Ve tam tamına 3.500 adet basıldı Tutunamayanlar. Aydın çevrelerde beğenilmese de TRT roman ödülüne layık görülmüştür. Türk Edebiyatı’nda Post modern tarzda yazılan ilk eser olarak kabul edildi. Bu eseri basmayan yayınevlerinin o anda ne düşündüklerini merak etmiyor değilim hani… Bu kadar basit gördükleri bir kitabın bu kadar çok ilgi görmesinden…

Oğuz Atay'ın Hayat Hikayesi
Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesi

Tutunamayanlar kitabını ne kadar çok sevsem de kendimi çoğu zaman Tehlikeli Oyunların başkahramanı Hikmet olarak görüyorum… Hangimiz görmüyoruzdur ki… ¨Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim.

Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.” Oyunlarla Yaşayanlar eseri devlet tiyatrosunda sahnelendi.

75 yılında hocası Mustafa İnan’ın hayatını Bir Bilim Adamının Romanı adlı eserini yazdı. Bu süreçte beyninde bir şeyler oluşmaya başladı. Ama bu oluşan şey onu asla yıldırmadı o, hep devam etti. Dili ve üslubu bazı kişiler tarafından anlaşılmaz ve zor bulundu. Fakat Atay, okuyucularını düşündürmeye zorladı. Pakize Kutlu ile bir röportaj sırasında tanıştı ve âşık oldu ve evlendi bu evlilik 3 yıl sürdü.

Yaşadığı şiddetli baş ağrılarının beraberinde o bir de GÜNLÜK tutmaya başladı. Madem artık Sevin yok, başka kimseyle de konuşmak istemediğime göre bu defter bu günlük kaydetsin beni; dert ortağım olsun benim, kimseye söylemeden içimde kaldı dediğim düşünceler, duyguları bu defter kaydetsin… Kimse dinlemiyorsa ya da kimse beni istediğim gibi dinlemiyorsa bu defter dinlesin beni…’ Dert ortağım dediği bu günlük kaybolmuş. Kaybolan bu GÜNLÜK Marmara Üniversitesi’nde bir öğrencinin çantasından çıkmıştır.

Oğuz Atay'ın Hayat Hikayesi
Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesi

‘Anlaşılmak’ 10 harften oluşan bu kelime neden bu kadar zor? İnsanların birbirlerini bu anlamama çabası niye? Birini anlamak, anlamaya çalışmak bu kadar mı zor gerçekten? Kelimeler gerçekten bazı anlamlara gelmiyor mu?

‘Canım insanlar, sonunda bana bunu da yaptınız.’ diyen Atay, bir parça anlaşılma umuduyla tüm insanlığa sesleniyor… Tıpkı Şükrü Erbaş’ın ‘Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından’ sözü gibi… Hangimizin sesi duyuluyor, hangimizin sesine ses veriliyor ki…

Kafasında gitgide büyüyen o şey beynini zapt etmeye başladı. Büyük projesi Türkiye’nin Ruhu yarım kaldı. Atay, 13 Aralık 1977’de hayatını kaybetti. Hayatı boyunca anlaşılmayı bekleyen yazarımızın son sözlerini bırakıyorum son olarak:

❝Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin?❞

Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesini biliyor muydunuz? Düşüncelerinizi yorum atarak belirtebilirsiniz. Binbir Sözlük sitemize de bekliyoruz.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

1
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Oğuz Atay’ın Hayat Hikayesi

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!