Hemingway’in “Silahlara Veda” romanını, ortaokul yıllarımda okumuş olmamın verdiği tatla hatırlıyorum. Okunmayı bekleyen kitaplarım arasında uzun zamandır duran “Çanlar Kimin İçin Çalıyor”u ise nihayet geçen ay okuyabildim. Aynı şekilde Paul Auster’ın “New York Üçlemesi” de, sonunda elime geçirdiğim kitaplar arasında yer aldı.
Hemingway’in Silahlara Veda’sından Çanlar Kimin İçin Çalıyor’a
Bilgi Yayınevi tarafından Ataol Behramoğlu’nun önsözüyle yayımlanan bu roman 496 sayfa, elimdeki baskı ise onbeşinci basımı. Kitapların haciminin büyük olması, bazen okuma sürecini ertelememe neden olabiliyor.

Romanı birkaç gün içinde, adeta elimden bırakmamacasına okudum. İspanya İç Savaşı’nı anlatan bu eser, Amerikalı bir İspanyolca öğretmeni olan Roberto Jordan’ın, İspanya’nın dağlarında gerilla olarak antifaşist savaşta yer almasını konu alıyor. Dağlarda verilen mücadele, okura cesaret, aşk, sadakat ve yenilgi gibi insani hisleri öyle güzel bir dille aktarıyor ki… Son sayfalardaki anlatım beni derinden etkiledi. Ancak ben, bir romanın özetlenerek ya da sonunun anlatılması taraftarı değilim; bu yüzden sadece bu kadarını paylaşabilirim.
Sürükleyici bir roman arıyorsanız, sayfa sayısına aldırmadan bu eseri okumanızı öneririm. Birkaç gün bile olsa, Roberto ile Maria’nın aşkına ve savaşma ruhuna tanıklık etme fırsatını kaçırmayın.
Bu arada, Ernest Hemingway’in Nobel Ödülü sahibi, 1899-1961 yılları arasında yaşamış olan Amerikalı bir yazar olduğunu da hatırlatmak isterim.
Keyifli okumalar!
Çanlar Kimin İçin Çalıyor Kitabından Alıntılar:
- Şimdi sahipsin ona ve tüm yaşamın da bu işte; şimdi. Şimdiden gayri bir şey yok. Ne dün var kesinlikle, ne de bir yarın. Bunu anlamak için kaç yaşında olman gerekiyor? Bir tek şimdi var ve bu şimdi yalnızca iki gün ise, demek ömrün iki günmüş ve bu iki gününün içindeki her şey iyi olmalı. İki gün içinde belki de bir ömrü yaşarsın. Yakınmayı bir yana bırakır da asla elde edemeyeceğin şeyi istemekten vazgeçersen, ömrün güzel geçecek demektir. Güzel bir yaşantı kutsal kitaplardaki sürelerle ölçülemez. (s.184)
- Bilinecek şeylerden ne denli azını biliyoruz. Keşke bugün öleceğime uzun bir süre yaşayacak olsam, çünkü bu dört günde yaşamla ilgili o denli çok şey öğrendim ki; ömrüm boyunca öğrendiklerimden çok daha fazlasını öğrendim sanırım. Yaşlanıp gerçekten bilgi sahibi olmak isterdim. Acaba insan öğrenmeyi sürdürebilir mi, yoksa insanın anlayabileceği belli sayıda şeyler mi var? Sanırım hiç bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Keşke biraz daha zamanım olsaydı. (s.402-403)



