Geçiş, sokaklarda yaşayan insanların yaratıcı duygularını canlandıran bir hareket. Bu süreç, farklılıkları bir kenara bırakıp kaynaklarını, enerjilerini ve ruhlarını en verimli şekilde kullanabilmelerine olanak tanıyor. Bu hikaye, “kendi paralarını basan topluluklar, kendi gıdalarını yetiştirenler, ekonomilerini yerelleştirenler ve ihtiyacı olan enerjiyi üretenlerin” öykülerini anlatıyor. Belirsizliklerle dolu bir döneme umut dolu çözümlerle yanıt veren bu hareket, bir sosyal deney niteliği taşıyor. Belirsizliğin dalgalarında yüzen bir dünyada, beklenmedik yerlerde ustaca sebze yetiştirmenin gücüyle ortaya çıkan bir umut hikayesi…
Dünyadaki Geçiş gruplarının, tükenme, maliyetli enerji kaynakları, finansal istikrarsızlık ve çevresel değişim gibi zorluklara nasıl karşı koyduğuna dair etkileyici bir anlatım sunuluyor. Belgesel, süresi boyunca oldukça keyifli bir şekilde aktı ve izleyiciyi sıkmadan, derinlemesine bir bakış açısı sundu. Ekonomi, çevre kirliliği, küresel ısınma ve iklim koşullarındaki değişiklikler başta olmak üzere birçok konu, sade ve anlaşılır bir dille ele alındı. Dünyamızı kendi ellerimizle mahvediyoruz; fakat bu durumu değiştirmek yine de bizim elimizde.
Geçiş için çalışan insanlar, tükenebilir bir yapıdan ziyade, sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmayı hedefliyorlar. Çünkü mevcut ekonomik sistem, her an bir “bom” şeklinde patlayabilir. Öncelikle, neredeyse terkedilmiş eski bir yerleşim yerine yerleşen Geçiş grubu, burada hedeflerini hayata geçirmeye başlıyor. Halka açık alanlarda, örneğin metro istasyonlarındaki yeşil alanlara meyve ve sebze tohumları ekerek, her yerde yetişebileceğini göstermeyi amaçlıyorlar.
Zamanla, yerel marketlerini ve fırınlarını açıyorlar. Dünyanın dört bir yanından bu Geçişe katılan gruplar mevcut ve kendi paralarını bile basıyorlar. Belgeselde, “Topluluklara büyük bir değer kattık” diyorlar. Üretilen her şey hem organik hem de uygun fiyatlı. “Oldukça kardayız, daha fazla harcayabilirdik” ifadesiyle devam ediyorlar. Ayrıca, “İstihdam yarattık, daha fazla insanın tüm alışverişlerini yerel olarak yapmasını sağladık” şeklinde vurguluyorlar.
“İnsanlar, sürekli olarak paraya ihtiyaç duymadan yaşamanın yollarını buldular…”
“Bu, kaybeden ve birbirini bulan herkese adanmıştır; çünkü bir topluluğun gerçek kalbi, o topluluğun insanlarıdır.”