Telepatiye inanır mısınız? Peki nedir telepati? Diğer adı “uzaduyum” olan telepati, konuşmadan ya da mimikler kullanmadan, sadece beyin frekanslarıyla iletişim kurmak demek. Şimdi de: “Telepati bilimsel midir?” sorusuna cevap verelim. Tam anlamıyla evet diyemesek de, “bilimsel bir gerçek olmaya çok yakın” diyebiliriz. 2013 ve 2014’te yapılan çalışma ve deneyler, bu durumu destekliyor ve bunun ipuçlarını veriyor.
Yanımızda olmayan kişilerle dahi iletişim kurmak mümkün görünüyorken, karşımızda kanlı canlı bir şekilde duran pek çok kişiyle iletişim kuramıyor oluşumuzu nasıl ve neyle açıklayacağız? Özellikle aynı dili değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir ki bunda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Bizi bir bakışımızla, mimiklerimizle anlayıp gönüllerimize köprü kuran ve hislerimize tercüman olanlar vardır ya hani, işte onları yanı başımızda tutalım, pamuklara sarıp koruyalım.
Bir insanın yokluğu değil varlığı özlenmeli. Ancak yokluğunda eksikliğini hissedeceğimiz insanlar zenginleştirir ve anlamlandırır hayatımızı.
Öyleleri de vardır ki, bu kişileri “baş belası” diye nitelendirebiliriz. Keşke yanımdan gitse de, rahat bir nefes alsam dediklerimizi Allah düşman başına vermesin, evlerden ırak olsunlar. Yakın zamanda kaybettiğimiz İbrahim Erkal’ın bir şarkısında geçen, “yokluğunda varlığını özlemem gerekirken, varlığında yokluğuna hasret bıraktın “ özlü sözünü bu kişiler için söyleyebiliriz. Tabi, bizim öyle insanları özleyeceğimizi varsaydığımızda bu durum söz konusu.
Velhasıl kelam, şunu söyleyebiliriz ki, bazı kişiler sosyal ilişkilerde ve iletişim konusunda daha maharetli olsalar da, iletişim kurmak belli başlı bazı temel noktalara dayanıyor: En az iki kişi, konuşmadan önce dinlemek için kulaklar, hisleri ifade etmek için ağız ve iletişime açık ve niyetli birer gönül… Bu şartlar sağlanıyorsa, her engel aşılabilir, gönüller fethedilebilir ve hayat ve dünya daha yaşanır hale gelebilir. İletişime özen gösterilmesine, geçmişe oranla günümüzde daha çok ihtiyacımız var.