featured
  1. Yazılar
  2. Kitap İnceleme
  3. Bruckner’in Çarpıcı Dünyası: Doğmak Ya Da Doğmamak

Bruckner’in Çarpıcı Dünyası: Doğmak Ya Da Doğmamak

Bruckner'in büyüleyici dünyasına adım atın! "Doğmak Ya Da Doğmamak" başlıklı içerikte, sanatın ve varoluşun derin anlamlarını keşfedin. Müzik, felsefe ve yaşam üzerine düşündüren bir yolculuk sizi bekliyor.

service
0
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Roman İncelemesi: Bruckner’in Çarpıcı Dünyası

Roman İncelemesi: Bruckner'in Çarpıcı Dünyası

Gargantua parodisi gibi görünse de aslında oldukça ciddi bir anlatı sunuyor. Modern bir fars olma potansiyeli taşısa da, mizahı trajediye doğru ilerleyen bir anlatıyla harmanlayarak, okuru derin düşüncelere sevk ediyor. Durumun absürtlüğünü zirveye ulaştırmaktan ziyade, derin bir sorgulama sürecine zemin hazırlıyor. Bu bağlamda, mitolojik unsurlar ve felsefi yaklaşımlar da metinde kendine yer buluyor.

Kelt mitolojisine göre, bebekler doğmadan önce tanrıyı görüp her şeyi öğrenirler ama doğar doğmaz bu bilgileri unuturlar; bu durum, tabula rasa mantığını akla getiriyor. Descartes bu görüşe karşıt bir bakış açısı sunarken, Locke da başka bir perspektif getiriyor. Felsefenin bu dinamik serüveni içinde, Bruckner, derin düşünceleri ile dikkat çekiyor. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan metinleri, logos ve eros ikilisi üzerine sıkı düşünceleri içeriyor, aynı zamanda felsefi bir roman olarak öne çıkıyor.

Romanın merkezinde, ailenin hiyerarşik yapısından toplumsal dinamiklere kadar geniş bir yelpazeyi ele alan Bruckner, bunu anasının karnından çıkmak istemeyen ikizler üzerinden aktarıyor. Başlangıçta, Madeleine Barthelemy adındaki karakter, sekizinci yaş gününde korku hastalığına yakalanıyor. Ailesi, onun sıkıcı bir yaşam sürmesini istiyor; işten eve, evden işe monoton bir döngü içerisinde hayata devam etmesini arzuluyor. Ancak Mad, tesadüflerden korkarak kendisine çizilen yolun dışına çıkmıyor.

Okulda dışlanan, evde bir hayalet gibi yaşayan Mad, bu durumdan kurtulmak amacıyla ansızın Oswald Kremer ile evleniyor. Üniversiteyi bırakıyor ve böylece kendi yarattığı bir aynılıkta yaşamaya başlıyor. “Henüz olgunlaşmadan çocukluğunu özler olmuştu.” (s. 12) Bu cümle, okurun kalbini derinden sarsıyor. Mad, evini tertemiz tutuyor, yemek yapıyor ve ev işlerini başarıyla yürütüyor. Ancak “karılık vazifesi” olarak gördüğü cinsellikte sorun yaşıyor; elini tuttuğunda tecavüze uğramış gibi hissediyor ve çocuk doğurma düşüncesi onu korkutuyor.

Mad, annelik kavramını “Giriniz, her şey size ait, beni yağmalayın!” şeklinde algılıyor. Çocuklarının son derece zeki olmalarını istemesi, onun için bir saplantıya dönüşüyor; en azından Nobel ödüllü birinden çocuk yapması gerektiğine inanıyor. Ancak bu, onu büyük bir çıkmaza sokuyor. Bruckner, bu durumu oldukça zekice bir şekilde kurguluyor; bilimsel açıdan bakıldığında, çoğu olayın imkansız olduğunu görmekle birlikte, anlatının niteliği bu tür bir yaklaşımı gereksiz kılıyor.

Bebeğin gelişimi sırasında, solunum borusundan içeri tarih, coğrafya ve felsefe bilgileri aktarılırken, bir huni yardımıyla iletişim kurmaları sağlanıyor. İkizlerin dil bilgisi yetenekleri de böylece geliştiriliyor. Bruckner, esprili bir dille çocukların ismini Louis ve Céline koyarak, durumu eğlenceli bir hale getiriyor. Eğitim süreci ilerlerken, Oswald kayıplara karışıyor ve Mad, çocuklarına odaklanmak zorunda kalıyor. Öğrenim süreci, doğum zamanı yaklaştıkça tehlikeye giriyor; bu nedenle mini bilgisayarlar ürettirip çocuklara gönderiyorlar. Fontana, çocukları bir sabah ölü bulma korkusuyla endişeleniyor ama çocuklar, sıkı bir çalışma içinde ölmeye niyetli görünmüyorlar.

Fontana Bebekleri, zamanla meşhur olmaya başlıyor ve Fontana, birçok kadına aynı yöntemi uygulamalarını öneriyor. Tek çocuk için işler kolayken, ikizler arasında içsel çatışmalar kaçınılmaz hale geliyor. Cinsiyet farklılıkları, bilinç düzeylerinin çok yüksek olması nedeniyle hemen hemen hiç gündeme gelmiyor; üstünlük kurma durumu bilgi seviyeleri üzerinden şekilleniyor. Céline, tartışmasız bir lider konumuna yükselirken, bu durum Louis’de kıskançlık doğuruyor ama bu durumu da çabuk atlatıyor.

Doğmak Ya Da Doğmamak kısmına geldiğimizde, sekizinci aya girildiğinde çocuklara güncel bilgiler verilmeye başlanıyor ve bu durum onları dehşete düşürüyor. Yalıtılmış bir ortamda, bilgiyle dolu günlerin ışığında dünyanın cennet gibi bir yer olduğunu uman çocuklar, gazetelerdeki haberlere bakarak hayal kırıklığına uğruyorlar. İnsanlar, birbirlerine kötülük yapmaktan başka bir şey bilmediklerini düşünerek, Louis doğmak istemiyor; vahşi bir dünyayla başa çıkmaktansa içeride kalıp daha çok çalışmayı tercih ediyor.

Mad’in, Louis’ye göre “çaçaron kadın” olan itirazlarını dinlemeyen Céline, çıkışını gerçekleştiriyor. Sonuç olarak, “Birden, bir ışık huzmesi girdiği anda, belleğinde bir boşluk oldu. Gödel teoremini anımsayamıyordu. Bu kadar çabuk unutamazdı, sahneye çıkışını berbat edemezdi!” (s. 44) Doğum odasında gazeteciler, bilim insanları, otuz iki kısım tekmili birden mucizevi bir olayın şahitleri olmayı bekliyor ancak doğan bebekten “ınga” dışında bir ses çıkmıyor. Fontana, sorularını giderek basitleştirirken, cevap alamıyor ve dalga konusu oluyor. Ancak bu sırada Louis, içeriden herkese defolup gitmelerini söyleyerek durumu değiştiriyor. Dalavere döndüğünü düşünen insanlar, odadan çıkıyorlar ve Louis içeride kalıyor, Céline hikâyeden çıkıyor; böylece tamamen Louis’ye odaklanıyoruz.

Biyolojik olarak içeride kalmasının imkânsız olduğunu düşünenlere, tüm yasaları yıkarak yeni bir yaşam biçiminin mümkün olduğunu iddia ediyor. Annesinin temin ettiği ihtiyaçlarıyla bütün problemler ortadan kalkıyor. Kadının göbeyinde açtığı minicik bir delikten dünyayı görebiliyor; içeriyi rahat bir hale getiriyor. Bu sırada Mad, kilo alarak dev bir kadına dönüşüyor ve yaşamı tamamen çocuğunun kontrolünde şekilleniyor. Bazı konularda Louis’ye karşı çıkmaya çalışsa da, Louis kadının organlarını ısırarak onu boyun eğmeye zorluyor.

Oswald’ın annesinden uzak durmasını garanti altına aldıktan sonra, aileden geriye pek kimse kalmıyor; böylece Louis, Nobel ödüllerini toplamasını sağlayacak çalışmalara imza atabiliyor. Tüm dünya bu çocuğu konuşmaya başlıyor; herkes, bu çocuk gibi bir çocuk istemeye başlıyor. Louis, yaşam için sadece biraz şekerli suya ihtiyacı olan, Tanrı’yla bile münakaşa edebilen, biçimsiz ve deforme bir varlık olarak görülüyor. Tanrı’ya karşı çıkıp özgür iradesini dayattığı kısım oldukça ilginç; Tanrı, öz oğlunun kabul ettiği böyle bir ucubeyi reddetmesini kabullenemiyor ve cezayı ilginç bir şekilde kesiyor.

Logos, dünya üzerinde bir düzen kurarak anlam katarken, tek başına yeterli olmuyor. Lucia’nın ortaya çıkmasıyla birlikte Louis’nin dengesi bozuluyor; hissetmediği duyguları tanımaya başlıyor ve bu konuda pek az tecrübesi olduğu için afallıyor. Kızın göğüslerine ve kalçalarına takılarak, o güne kadar öğrendiği her şeyi unutarak sıradan insanların yaşadığı gündelik problemlere odaklanıyor. Pembe dizileri izlemeye başlaması, eski nefret ettiği şeylerle yüzleşmek istemesi, onun dönüşümünü işaret ediyor.

Eros’un alt edilebileceğini düşünen Louis, Lucia’nın taktikleriyle baş edemiyor. Kız, istediği kadar para sızdırıyor ve kötü davranarak, Louis’yi ayaklarının altına alıyor. Kendini değersiz hisseden Louis, bu duygunun annesinde de belirmesine neden oluyor ve kadın, yaşamını değiştirmek için Fontana’dan yardım istiyor. Beş yılın sonunda Louis’nin dayanacak gücü kalmıyor, giderek küçülüyor ve Fontana’nın ışın silahı ile ortadan kaldırılıyor. Fakat son bölüme kadar böyle olduğunu sanıyoruz; oysa geride minicik bir parça kalıyor, zayıflayıp şahane bir kadına dönüşen Mad’in kalbine doğru ilerliyor. Gerisini bilemiyoruz; muhtemelen Mad’in değişimine tanıklık ederdik. Louis’nin annesinin bedenine el koyması, başka anlatılara kapı aralayan bir durum sunuyor.

Sonuç olarak, konusu ilginç ve etkileyici bir roman. Farklı bakış açıları sunan bu eseri, denk gelen herkesin okumasını tavsiye ederim.

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Bruckner’in Çarpıcı Dünyası: Doğmak Ya Da Doğmamak
+ - 0

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.