Selahattin Enis, Türk edebiyatında Emile Zola olarak tanınan natüralist bir yazardır. Bu makalemizde Selahaddin Enis – Mahalle Kitabı İncelemesini yapacağız. Selahaddin Enis, diğer yazarlar kadar bilindik olmadığı için bazı kitapların baskıları çok geç yapılmıştır.
Selahaddin Enis Kimdir?
Roman ve öykücü Selahaddin Enis Kimdir? 1892 yılında Antalya’da doğdu. Gürcü Atabek sülalesinden Jandarma Albay Ahmed Enis Bey’in oğludur. Babasının görevi nedeniyle çocukluğu Anadolu’nun farklı şehirlerinde geçti.
Hukuk fakültesinde okurken Birinci Dünya Savaşı (1914) çıkınca eğitimine ara verdi ve askerliğini yedek subay olarak yaptı. Ayan meclisi katipliği, deniz yolları müfettişliği, yazı işleri ve yayın müdürlüğü yaptı.
1942’de İstanbul’da öldü. Feriköy Mezarlığı’na defnedildi.
Selahaddin Enis mi Selahattin Enis mi? Birçok kaynak ve kitapların kapaklarında iki şekilde de geçmiş. Doğrusu Selahaddin olacaktır.
Selahaddin Enis Atabeyoğlu’nun Eserleri
Roman
1. Neriman (1912),
2. Zâniyeler (1924),
3. Sara (1926),
4. Cehennem Yolcuları (1926),
5. Orta Malı (Son Saat gazetesi tefrika 1925-1926),
6. Ayarı Bozuklar (Son Saat gazetesinde tefrika, 1926),
7. Endam Aynası (Son Saat gazetesinde tefrika, 1928),
8. Mahalle (Vakit gazetesinde tefrika, 1930).
Hikâye
1. Bataklık Çiçeği (1924),
2. Çeşitli dergi ve gazetelerdeki hikâyeleri (1918-1928).
Mahalle Kitabı İncelemesi
Kitaptaki baş karakterimiz Rüştü, cepheye asker olarak gider, terhis olup İstanbul’a geri döner. İstanbul’da bıraktığı eşi ve biricik oğlu ve evleri ne yazık ki yoktur. bıraktığı mahallelerinde büyük bir yangın çıkmıştır. Rüştü, evlerinin yandığını ve bu yangında eşi ve çocuğunun da yanmış olacağını düşünür, yada ailesinin İstanbul’da bir yerde olduğunu aklından çıkarmaz. Peki ailesi nerede.? Mahallede kimsenin kimseden haberi yoktur. Rüştü, Karakoldaki bir polis sayesinde iş bulur mahallede bekçilik yapmaya başlar.
Rüştü bu süre içinde ailesini bulmak için elinden geleni yapar, ancak İstanbul’da karısı oğlu dışına hiçbir tanıdığı olmadığı için ailesinin başına ne geldiğini bir türlü öğrenemez.
Selahattin Enis, Mahalle kitabında bizlere Rüştü’nün hayat hikâyesini anlatırken İstanbul’da bu mahallede yaşayan insanların gerçek yüzlerini yaptıkları yanlışları gerçekçiliği bizlere anlatıyor. Biz bir yandan Rüştü’nün acıklı hikâyesini okuyoruz hem de bu mahallede yaşayan insanların iç dünyasını düşüncelerini okuyoruz.
Kitap çok etkileyici anlatımı hikayesi ve kitabın son bölümü sizlerin âdeta içinizi paramparça edecek.
Henüz okumadıysanız mutlaka tavsiye ederim.
Selahaddin Enis – Mahalle Kitabı Alıntıları
Ruhlarının arasında açılan boşluğu hiç bir şeyin dolduramayacağından emindi.
En büyük zevki, sabahleyin uyandığı zaman, mevsim kış ise sobayı kendi eliyle yakarak mangala ateş çıkarmak ve eliyle kahve cezvesini sürmekti.
Nereye gidiyordu? Bilemiyordu. Sadece bilmiyor değil, bunu düşünemiyordu. Başı adeta sersem olmuştu.
Vahit Tane, onun hayatını ve sanatını ele alan kitabına Türkiye’nin Emile Zola’sı Selahattin Enis adını vermiştir. Kayahan Özgül Bataklık Çiçeği’nin önsözünde onun Zehra Fuat Hanım adlı bir okuruna yazdığı mektubu alıntılayarak natüralizmdeki düsturunu ortaya koyar. “Benim bütün günahım hakikatin çirkin omzunu renkli bir örtü ile örtmememdir. Ne yapayım, elbise giydirerek köşeye oturtulmuş bir hakikatten kafam pek anlamıyor. Bence hakikat morgda teşhir edilmiş bir ceset gibi bütün örtü ve elbiselerinden sıyrılmalıdır ki, gözlerim onun hastalık ve bozukluğunu görebilsin, kambur mudur, topal mıdır anlayabilsin.”
Bu mahallede yüksek tabaka, orta sınıf ve halk tabakası, tıpkı birbirleriyle karıştırılmış, mahallenin muhtelif semtlerine atılmışlardı. Yüksek ve orta tabaka yan yana yaşıyordu. Bir de bunların haricinde mahallenin kenar bir semti vardı ki orayı bir katlı teneke evler teşkil ediyordu. Her üç sınıfın da kendilerine mahsus berbat tarafları vardı. Bunlar arasında en fena sınıf orta tabakaydı. Çünkü bu tabaka ne kendinden evvelki sınıfa benzeyebilmiş ne de halka inebilmişti.
“Benim en çok korktuğum geceler tatil gecelerimdir, yani yalnız kemle baş başa kaldığım geceler. “
Beni sarhoş sanıyorlar, değil mi teresler? Oğlum, öteden beri doğruyu söyleyenin bu memlekette adı ya sarhoş yahut delidir.
“Değil idadi mezunlarının, iki üç yüksek mektep tahsili görmüş insanların bile elleri böğürlerinde, aç mide ile gezdikleri bu memlekette, bugün karnının hiç olmazsa tok oluşu bile bir talihlilik eseriydi.”
Mahalle Kitabı İncelemesini beğendiniz mi? daha önce Selahaddin Enis kitabı okumuş muydunuz?