Ay Işığı Sokağı Kitabı‘nda Zweig, bu öykülerinde insanları insanlıktan çıkaran ve aşırılıklara iten deneyimlerin izini sürerken, ister istemez okuyucuyu karakterlerinin ruhlarının gözyaşlarına boğar. Ay Işığı Sokağı Kitabından Alıntılar
Fransa’da bir liman kentinin denizcilik mahallelerinde dolaşırken duyduğu bir aryayı söyleyen sese bakarak tanımadığı insanların hastalıklı yaşamlarına dalan bir gezgin; patronuna olan kölece bağlılığıyla korkunç bir işe sürüklenen karanlık, itici ve vahşi bir hizmetçi; 1810’da İspanya’daki savaşta yaralanan bir Fransız albay, düşman bir ülkede amansızca hayatta kalmak için savaşır; 1918’de bir yaz gecesi Cenevre Gölü’nde bulunup kurtarılan, ancak daha sonra yürek burkan vatan hasretine yenik düşen bir Rus savaş esiri; Henüz lisede olan serseri bir gencin, akranları üniversiteye giderken öğretmeninin otoritesine başkaldırdıktan sonra ödediği yüksek bedel.
Zweig, bu öykülerinde insanları insanlıktan çıkaran ve aşırılıklara iten deneyimlerin izini sürerken, ister istemez okuyucuyu karakterlerinin ruhlarının gözyaşlarına boğar.
Ay Işığı Sokağı Kitabından Alıntılar
“İnsanlar beni anlamıyor, ben de onları anlamıyorum…”
Mutlu olup olmadığını kimse bilmiyordu, belki kendi bile bilmiyordu…
Bu suskunluk, bütünüyle içten gelen tiz bir çığlıktı.
“Hepsi onu çaresizce sevdiğimdendi.”
Acısını parçalara bölmeye başlayınca gitgide sakinleşti. Ancak yine en derin ıstırabın verebileceği feci bir soğukkanlılıkla parçaladı acısını.
“Peki ne yapayım ben, bayım? Kalamam buralarda! İnsanlar beni anlamıyorlar, ben de onları anlamıyorum.”
“Geç kalma konusunda gösterdiğimiz çabadan ve sebattan başka işlerde tamamen yoksunsunuz.”
Her yeni düşünce, zor geçiren bir elekten damla damla akarcasına zihninin derinlerine ulaşırdı.
“Gülmek, duygunun mutlu ve özgür bir biçimde dışa vurumudur.”
“Ben sadece kitaplarla baş başa kalacağım, gezintiler yapacağım, hayaller kuracağım, rahatsız edilmeden uzun uzun uyuyacağım.”
Başkasına acı vermek için yaptığımız tüm eylem, aslında kendimize olan zarardan başka bir şey değil midir?
Sessizlik keskin bir çığlıktı, işitilmemiş çığlıklarla doluydu…