Bir Çöküşün Öyküsü

Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir Çöküşün Öyküsü, Madam de Prie’nin kabullenemeyişleri, umutları ve geçmişe olan özlemi ki daha çok saplantısı- onun sonunu getiren asıl şey olmuştur.

Şan ,şöhret ve benzeri şeylerle kafayı bozarak asıl güzellikleri kaçırdığının hiç bir zaman farkına varamadı. Halbuki sürgününün ilk gününde tüm bunları güzel birer anı olarak düşünerek mutlu olmuş asli mutluluğu görmüştü fakat o, gerçek olmadığını bildiği insanlarla vakit kaybetmekle kafayı bozmuştu.

İçten içe kendisi de biliyordu tüm bu parıltının, Paris’in görkeminin sahteliğini. İnsanların fesatlığıyla, kiniyle ve kıskançlıklarıyla hayatın anlamını bağdaştırmış; sevginin, merhametin önemini kendi düşüncelerinde ve değerlerinde yitirmişti. Sevgiyi para ile alamayacağını anladığında dahi sevginin ne olduğunu bilmiyor, sorgulamıyordu.

Bir Çöküşün Öyküsü

Neydik, ne olduk; Ne olacağız? üçlemesini kesinlikle mükemmel bir şekilde anlatan bu eser ne olacağım kısmının da bir nebze bizlerin elinde olduğunu vurgulamakta.

Romanın sonunu tek bir cümle ile açıklayacak olsaydım eğer kesinlikle bu cümle şu olurdu :Gerçekler beklentileri karşılayamaz ve bir ömür boşa gitmiş olur.

Bir Çöküşün Öyküsü Alıntıları

“Öldü sanılıp gömülmüş, ancak toprağın altında tabutunun içinde uyanıp bağırıp çağıran, kıyameti koparan ve duvarları yumruklayan biri gibi hissediyordu kendini kadın.”

(s. 21)
Bir Cokusun Oykusu 2

“Bir oyuncak olabilirdi bu, sert bir odundu gerçi, kaba ve basit, ama zamanı aldatmak için bir oyuncak en azından.”

(s. 17)

“Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç bilmemişti, çünkü hiç yalnız kalmamıştı.”

(s. 13)

“Gurur komedisinden vazgeçti.”

(s. 11)

“Sonunda akşam olmuştu. Ama akşamlar da ne hüzünlüydü burada!”

(s. 9)

“Yaşamın çiçekli kayığını fasılsız bir ritimle sallayan, dalgalar gibi durmaksızın coşkun olan bu akışın kendisini mırıltılarla ileriye taşıdığını sürekli hissederdi kadın.”

(s. 7)

“Yürüdükçe yürüdü, adım atarken uzuvlarını ritmik bir biçimde gevşetmenin nasıl büyük bir haz olduğunu yıllardan sonra ilk kez hissetmesi gibi, sarayda yaşadığı günlerde sade yaşama dair unuttuğu her şeyi kendinden geçerek yeniden keşfetti.”

s.5

“Ruhu kalabalıklarla öylesine aşırı beslenmişti ki, tek bir kişi ona kısa zamanda sıkıcı gelmişti ve yalnız kalır kalmaz kendini iğrenç ve açlıktan bitkin düşmüş biri gibi görüyordu.”

(s. 21)

“Oysa kadının bedenini sonunda bir nöbet gibi yarıp çıkan şey, içinde esir gibi tuttuğu ağlamaydı yalnızca.”

(s. 25)

“Onun aynası, onu arzulayan erkeklerin ışıldayan gözleri olmuştu.”

(s. 27)

“O artık bir hiç olduğundan beri insanlar ona daha samimi daha sıcak ama sonra yeniden soğuk davranıyordu.”

(s. 34)

Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig kitabını daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda düşüncelerinizi belirtebilirsiniz.

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

0
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!