Deyimler; belli bir durumu olgularla tanımlamak için kullanılan kalıplamış söz öbekleridir. Mecaz ve soyut ifadelerden oluşurlar. Cümle içinde kullanılarak hitap güçlendirilmeye çalışılır. Bu yazımızda Sık Kullandığımız Deyimlerin Ortaya Çıkış Hikayesini konu alacağız.
Sıkça kullandığımız bu deyimlerin ilginç ortaya çıkış hikayelerinden bahsedeceğiz. Herkese keyifli okumalar!
Atma Recep Hepimiz Din Kardeşiyiz
Osmanlı devrinde Arnavut recep isminde birisi eşkıyalık yapmaktadır. bir gün Osmanlı askerleri bunu ve adamlarını sıkıştırır. silahlar patlar. Arnavut recep ve avanesi çok kötü bir duruma düşünce kahramanımız, askerlere : “durun, vurmayın, atmayın! din kardeşiyiz hepimiz! acıyın!” şeklinde yalvarır. askerler de “tamam der..
Keçileri Kaçırmak
Keçileri kaçırmak, yaşadığın olayda delirme seviyesine yaklaşmak anlamında kullanılan bir deyimdir. Hikayesi de bir çobanın başından geçen hikayeyle ilgili. Çoban, keçileri otlatırken uyuya kalır, uyandığında keçiler ortadan kaybolmuştur. Telaşla sağ sola koştururken “keçileri kaçırdım şimdi ne yapacağım” demiştir. Köylüler çobanın keçileri kaybettiği yere gittiklerinde keçileri orada görmüşler ve çobanını delirdiğini düşünmüşler.
Üsküdar’da Sabah Oldu
bu deyim, işe geç kalan kişiler için kullanılmaktadır. Hikayesi de Yeni Valide Cami ve Mihrimah Sultan Camii’nin müezzinleri, sabah ezanlarını karşı camiden daha önce okurlarmış. Amaçları da sabahın ilk saatlerinde seslerini padişaha duyurmakmış. Bu ezana Beşiktaş‘taki esnaf ve halk uyanırmış. Uyanmayan kişilere de Üsküdar’da sabah oldu diye seslenirlermiş.
[geo-post target=”true” id=”7938″ label=”Önerilen Yazı”]
Avcunu Yalamak
(“Beklediğiniz olmadı; umduğunuzu bulamadınız” anlamına gelen deyim). Bu ifade, kışın karlı ve soğuk havalarda ayak tabanlarını yalayarak beslenmeye çalışan, inlerini kapatan ayıların hareketinden alınmıştır. Çünkü ayılar kışın arama yapıp yiyecek bulamasalar bile enerjilerini boşa harcarlar. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Ayaklarını yalar ve yazın gelmesini bekler. Yapacak başka bir şey yok
Güme Gitmek
Zamanında yeniçeri askerleri suçluları yakalayıp zindana kapatınca “HOOOP GÜM” diye naralar atarmış. İşte güme gitti sözü de suçsuz yere hapse atılan kişi için kullanışmış. Günahsız yere götürülüyor ” adamcağız güme gitti, yazık oldu” derlermiş.
Foyası Meydana Çıktı
Kuyumcular ışığı yansıtmak ve parlaklığı artırmak için yüzük, küpe ve kolye gibi takılarının üzerine FOYA adı verilen bir madde koyarlar. Zamanla uygulanan bu foya dökülür. Bu duruma başarısızlık denir. Yalan söyleyenlerin ve hile yapanların yalanları halk arasında ortaya çıkınca şu benzetme yapılır: “foyası meydana çıktı.“
Pabucu Dama Atılmak
Osmanlı döneminde zanaatkarlar yaptıkları işi kusursuz bir şekilde yapmaya özen gösterilerdi. Kusurlu, malzemeden çalınmış malların önüne geçilmek için o zamanlar çok ilginç bir yönteme gidilmiş. Diyelim ki bir ayakkabı tamir ettiniz ve kusurlu çıktı. Bu durumda heyete şikayet ediyorsunuz, heyet o ayakkabıcıyı dinliyor, durumu inceliyor ve müşteri haklıysa o ayakkabıyı imal eden kişini çatısına atıyordu. Hem ayakkabıcı kazancından oluyordu hem de pabucu dama atılıyordu.
Mürekkep Yalamak
Belli bir birikime ulaşan kişiler için kullanılan bir deyimdir. Mürekkep, suda çözülebilir. Bu sebeple su ve türevleri ile temas ettirilmez. Anlatılana göre, mürekkebin bu özelliği hattatcıların işine yararmış. Mürekkebi divite batırmak yerine uçlarına dillerini değdirip mürekkebin çözülmesini sağlarlarmış. Eskiler de bilgiyi yaladıkları mürekkep ile ölçerlermiş. Mürekkep yalamış deyimi de buradan türemiştir.
Onun İpi İle Kuyuya İnilmez
Bu deyim, ona güvenerek iş yapılmaz anlamında kullanılır. Eskiden keten ve kendir liflerinden çul, ip, halat gibi eşyalar yapılırmış. Bu iş ile uğraşan bir usta da çürük ipler yaparmış. Bu ustanın yaptığı bütün ipler koparmış. Halk, “onun ipi ile kuyuya inilmez” demiş. Söz günümüze kadar ulaşmıştır.
Deyimlerin hikayesi hakkında ne düşünüyorsunuz? En çok kullandığınız deyim hangisi? Yorumlarda belirtmeyi ve Binbir Sözlük sitemize üye olmayı unutmayın.