featured

Nilgün Marmara’nın Kırmızı Kahverengi Defter Kitabından Alıntılar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Nilgün Marmara’nın günlüklerinden derlenen bu defterler, Nilgün’ün mirasçıları tarafından 2016 yılında Everest Yayınları aracılığıyla yayımlanmıştır. Bu yazımızda Nilgün Marmara’nın Kırmızı Kahverengi Defter Kitabından Alıntıları sizler için derledik.

Nilgün Marmara’nın günlüğünün “Kırmızı Kahverengi Defter” adı altında izinsiz yayınlanmasından kaynaklanan spekülasyonları durdurmak için tasarlanan Defterler’in önsözü, günlükte adından sıkça söz edilen Kağan Önal tarafından hazırlandı.

Nilgün’ün Defterler’inden En iyi 10 Alıntı:

Yaşamı kendilerine eklemeye, her şeyi her şeyi ele geçirmeye, kendilerine katmaya çalışıyor buradaki insanlar, bizlerse kör topal yaşama eklemlenmeye çalışıyoruz. Arada ayrım yok mu hiç? Develer de güdülmüyor, diyardan da gidilmiyor.

Nilgün Marmara, Defterler, S.31

Öyle korkunç bir otoanaliz ki bu artık her şeyi bilmek (megalomani ya da gnostizm değil bu) bir bıkkınlık veriyor, sıyrılmak istiyorum bu iç ve dış kuşatılmışlıktan, anlamlandırmadan, dile getirmeden, dilden götürmeden.. Olmuyor! Herkes sözcüklerle doğuyor, içlerinde yaşıyor, onlarla yapılanıyor, ama bunun böyleliğinin ayırdında olmak ”gerçek gülünç acı”; insanın kellesini uçurası geliyor.

Nilgün Marmara, Defterler, S.40
Nilgün Marmara'nın Kırmızı Kahverengi Defter Kitabından Alıntılar
Nilgün Marmara

Aslında ”ben” tiksiniyorum öyküden, şiirden, romandan, oyundan; hâlâ bunların yazılabilir olmasından, çünkü böyle bir tamamlanma, anlamlanma arzusu sürüyorsa, dış’ın, varoluşun eksiltmesinin açık kanıtıdır bu ve bu da hep böyle sürerse, bir fark oluşturulamazsa vay insanlığın haline! BU HALİNE!

Nilgün Marmara, Defterler, S.80

” Çamaşır yıkarım, roman okurum, gönül de bilmem sevda da bilmem” diye şarkı söylerdi. Kuşaktan kuşağa değişim doğal kuşkusuz, ben o şarkıyı yaşamım boyunca çamaşır yıkamam, roman okumam, gönül de bilirim sevda da bilirim’e çevirmeye çalıştım. Ya da o (onlar) gönül ve sevdayı öylesine yüceltip öylesine ürkünç görüyorlardı ki, çamaşır yıkama ve roman okuma bunun şiddetini, etkisini azaltmak içindi. O zaman ben bu şarkıyı değiştirmekle belki de gönül ve sevda bilmek kavramlarının içini boşaltmış oluyorum ve o koşulda, çamaşır yıkamayı ve roman okumayı yüceltip bastırıyorum.

Nilgün Marmara, Defterler, S.103

İnsan vücudundaki karanlığı dışarıdaki ışıkla karşılaştırdığı için yok edemiyor, karanlık kabullenilmiyor

Nilgün Marmara, Defterler, S.157

Herkesin melodisi kendinedir ve bunun böyle olduğunu yalnızca gramofon çiçekleri bilir belki de çünkü yürekler ve çiçekler tekildir.

Nilgün Marmara, Defterler, S.204

Dünyaya getirdim ben ölümü, kendimle.

kendimi istediğim kadar çok istedim ölümü.

*Yaşamı kendilerine eklemek isteyenler

ve yaşama eklenmek istenenler..

Nilgün Marmara, Defterler, S.219
Nilgün Marmara'nın Kırmızı Kahverengi Defter Kitabından Alıntılar

Merkezden uzak olunca bile onun çevresinde sızıp uyumak, ölmek, uyanmak istememek, uyanınca yine insanlara kendine sonsuzca birbirine dönüşen kendi-başkası-kendine saldırmak, merkezi unutamamak, başkasından arınamamak, vazgeçememek; öfke, umarsızlık… Çembere katılamamak, merkezle donanamamak, değirmi dilin sözcükleriyle sarınamamak…Sonra yine, yakın, içinde ve göbeğinde olmasa bile, yakın çevresinde unutmak.

Nilgün Marmara, Defterler, S.279

Küçük bir dileğim var. Seninle evde de olsa karşılaşıp yakın iki insan gibi birlikte durup konuşmak… böyle bir dileğin nesnesi olmak çok aşağılatıcı ve alçaltıcı bir şey midir? Geri kalan zamanların ağırlığı ve şiddetini üstlenir, ben tek başıma yaşarım. Her insan bir odalık ve bir, yalnızca bir aynalıktır. Ancak bu odanın ve aynanın dehlizlerini bilmek önemli.

Nilgün Marmara, Defterler, S.489

Ağır olan zamanın geçmesini beklerken, geçmişin laneti ve geleceğin getireceği arasında şu anı unutur; hafif ise geçmişle geleceğin nüfuz etmemesine çalıştığı şu ana gömülmeye çalışır. Duygularındaki zıtlaşma, derinlik ve yoğunluk karşıtlığın içindedir. Mutlak ağır hep umutsuzluk içinde, geleceğin tamamlayıcı kaderini getiremeyeceğini hissederek batar, mutlak hafif ise geleceğin başedemeyeceği bir ağırlığı üzerine yığacağını hissederek isteri içinde uçar.

Nilgün Marmara, Defterler, S.505

Nilgün Marmara’nın Kırmızı Kahverengi Defter Kitabından Alıntıları nasıl buldunuz? Yorum yapmayı ve Binbir Sözlük sitemize göz atmayı unutmayın!

Bu yazıyı değerlendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

2
be_enmek
Beğenmek
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
s_k_c_
Sıkıcı
0
_a_rmak
Şaşırmak
Nilgün Marmara’nın Kırmızı Kahverengi Defter Kitabından Alıntılar

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Binbir Kitap ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!