Arkadaşlık bağına, ihanete, sadakate, ırkçılığa ve en önemlisi baba-oğul ilişkisine rastlayacağınız bir kitap; Uçurtma Avcısı Kitabı İncelemesi. Bu kitabı okurken çoğu yerde duygusallaşmanız, bitirdikten sonra içinizde bir burukluk hissi bırakması muhtemel.
Monarşinin son yıllarında Afganistan’ın Kabil şehrinde yaşayan, aynı süt anneyi paylaşmış iki çocuktur Emir ve Hasan. Aynı evde büyümelerine rağmen aralarında aşılamaz uçurumlar vardır. Emir ün sahibi zengin bir adamın oğluyken, Hasan ise onların hizmetkarlarının oğludur. Bu ikili arasındaki dostluk bağı içinizi ısıtabilir.
Azınlık olan Hazaralara mensup olan Hasan birçok zorbalık görmüştür. Koca yüreği ile her daim dik durmuş kendisini ve dostu olan Emir’i korumuştur.Bu güzel dostluk Emir’in hayatı boyunca pişmanlık yaşamasına neden olan ihaneti ile baltalanmıştır.
Sovyetler birliğinin işgali ile Emir ile babası topraklarını terk etmek durumunda kalır. Lakin Emir pişmanlıklarını toprakları gibi geride bırakamaz. Babasının Emir’e bıraktığı sır dolu geçmişin perdeleri aralandığında,Emir’e bilinmezliğin yolu görünür.
Bir başyapıt olan bu kitabı, kitaptaki Emir karakterinin ağzından okuyoruz. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen gayet akıcı ve merak uyandırıcı. Herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar.
Uçurtma Avcısı Kitabından Alıntılar
…Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.
“Mutlu son diye bir şey var mı?”
“Nasılsın?” dedim, gerçekten “Nasılsın?” İşin doğrusu “ölüyorum!” dedi.
“Çocuklar boyama kitabı değildir, onları en sevdiğiniz renge boyayamazsınız!”
Yaralar iyileşirdi. Lekelenen adlar, hayır.
Belki haksızlık, ama bazen birkaç günde, hatta tek bir günde olanlar bütün bir ömrün akışını değiştirebiliyor.
Odamda tek başıma olmayı diledim; kitaplarımla baş başa, bu insanlardan uzakta.
Sana şu kadarını söyleyeyim, Emir can: Sonuçta mutlaka dünya kazanır. Düzen böyle.
Çok güzel özetlemişsiniz elinize sağlık :)