7. sınıfa giderken Türkçe öğretmenimiz “Mavi Saçlı Kız Kitabı İncelemesi” kitabından sınav yapacağım okumanız zorunlu dediğinde çok söylenmiştim. Nerden bilebilirdim ki bu kitabı yıllar sonra bile hiç unutamayacağımı.
Burçak Çerezcioğlu’nun günlüğü vasiyeti üzerine babası tarafından kitaplaştırılıyor.
“Burçak Çerezcioğlu, lösemiden hayatını kaybettiğinde henüz 16 yaşındaydı. Cesareti ve yaşam sevgisi ile tanınıyordu. Bu kitapta kısa süren yaşamın, güzelliğini, acısını, kederini bir hayat savaşını okuyacaksınız..
O güzel kadının yaşam mücadelesi, kullandığı dili samimiyeti, hayata bakışı o kadar güzel ve gerçekti ki; kitap 80’inci baskıyı geçti..
Mavi Saçlı Kız Kitabı İncelemesi
Ulaşılmazlıklar aslında öylesine güzeldir ki, işte budur isteği tutku yapan.
Burçak
“Ağlamak ne güzelmiş meğer yasak olunca, anladım.”
İLK GÜNLÜK YAZISI
Saat: 23:00 (akşam) 14. 12. 1990 Cuma
Ben Burçak Çerezcioğlu. 15 Mayıs 1979 yılında Ege Üniversitesi’nde doğdum. Yani İzmir’de 11 yaşındayım. Günlük ya zanlara her zaman özenmişimdir. Çünkü günlüğü yazacak vakitleri var. Oysa benim pek yok ama hafta sonları genelde boşum.
Ha, unutmadan, ben orta birinci sınıfa gidiyorum. Şişli Lisesi’ne. Okulda Orta 2’lerden Korhan adında bir çocuk var. Çok tatlı bir çocuk Orta 1. sınıfı Özel Dost Lisesi’nde okumuş. Şimdi 2-A sınıfina gidiyor. Ama okulda Şölen adında çıktığı bir kız var. Tiyatro kolunda, üff! aynı koldayız Tiyatro kolu öğretmeni Solen’i Elifi, Nihan’ı seçmiş. (Tiyatro kolu başkanı olarak) Neyse ki Elif (ablam) bana oyununda rol verecek. Belki bir gün ben çok ünlü biri olurum ve benim özel yaşamımı kimse bilmez. Ve bu günlüğü bulurlar, o zaman tabii çok ünlü olurum. Ahh! Ne güzel olurdu. Bay!
Uzun süre boyunca hastalığına bir tanı koyulamadı. Bir yılı aşkın süresi hastanelerde geçmişti..
Hastalığı boyunca sürekli günlük tutan Burçak yaşadığı tüm korkuya ve bedensel acıya rağmen sürekli umut dolu şeyler yazıyordu. Acılarından çok, hayallerinden ve dostluklarından bahsediyordu.
2 yıl süren tedavinin sonunda doktorlar artık yapılacak bir şeyin kalmadığını söyledi… Ailesi küçük Burçak’ın son dileğini gerçekleştirmek için ona hastalığını yendiğini söyleyip Amerika seyahatine çıkacaklarını söylediler.
“Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir halde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günlerimi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamanın değerini, her şey çok daha güzel olurdu.”
“İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü. Bir de sanki İstanbul’un üstünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınız da yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz?”
Doğum gününe 4 gün kala 1995 yılında hayatını kaybetti.
Mavi saçlarıyla beraber defnedildi.
Vasiyeti üzerine, kitabın kapak fotoğrafını ablası seçti.
Serenad’dan sonra ilk defa bir kitaptan bu kadar etkilendim..
Gerçekten üzücü 😞
❤️