Hüseyin Rahmi Gürpınar, kadınlarla dolu bir eve büyümüştür. Kadınlarla dolu olan bir evde yaşarken kaçınılmaz olarak dantel, yemek yapmaya, müziğe ilgi duymuştur. Hüseyin’in çok fazla eldiveni vardır. Sokağa eldivensiz çıkmazdı. Eldiveni üşümemek için değil, mikrop kapmamak için giyerdi.
Temizlik konusunda o kadar titizdi ki kapılara mendilsiz dokunmazdı. Kimseyle tokalaşmayıp evde kolonyasız çıkmazdı. Kravat, papyon gibi aksesuarları severdi. Gülerken parmağı ile ağzını kapatırdı. Kırmızı rengi çok severdi, makalelerinde kendisinden beklenmeyecek sert bir üslupla yazardı. Bu çevresindeki insanları oldukça şaşırtmıştır.
Örgü merakı da teyzesinden, babaannesinden gelmiştir. Bu sevgi çocukluk yıllarına dayanır. Yaşlandığı zaman da yalnızlığını gidermek için en büyük uğraşı bu olacaktır. Bir süre sonra sıkıntılarını gidermek, unutmak için örgü örmeye başlar ve hobi haline döner. Şuan müze olan Heybeliada’daki evinin yatak odasının üzerinde pembe örtü, mutfaktaki masa örtüsünü üstündeki işlemler, duvardaki peyzajların hepsi Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın örgülerdir. Yemek yapmakta da, örgü örmek kadar iyidir.
“Yazarların Bilinmeyen Yönleri” makalemizde edebiyatımızın usta isimlerinin garip alışkanlıklarını derledik. Dilerseniz o yazımızı da okuyabilirsiniz.